Tarih boyunca her toplumda çeşitli eşitsizlikler sonucu bireylerin bazıları alt sınıf bazıları üst sınıf olarak konumlanmıştır. Bu konumlanmadan kasıt toplumdaki katmanlaşmadır. Tabakalaşma farklı insan grupları arasındaki adaletsizlikler sonucu oluşan kavramdır.
Toplumlarda karşılaşılan tabakalaşma sorununun ana kaynaklarından birisi maddi eşitsizliklerdir. En altta yer alan yoksul bireyin en üstte yer alan zengin bireyin konumuna ulaşması neredeyse imkansızdır.
Sosyolojinin temel ilgi alanlarından olan toplumsal eşitsizlikleri tanımlamak için, sosyal bilimciler toplumsal tabakalaşma terimini kullanmaktadır. Toplumu oluşturan birey ya da grupların, eşitsizlikler sonucu farklılaşmasıyla, hiyerarşik katmanlaşma ve buna bağlı olarak sosyal tabakalaşma kavramları ortaya çıkmıştır.
Dil, din, ırk, mezhep ve sosyal sınıflar toplum içindeki bireyin, hangi katmanda yer alacağını belirleyen unsurlardır. Her toplumun ortak noktası eşitsizliklerin olmasıdır. En yoksul toplumdan refah düzeyi en yüksek topluma kadar her toplumda eşitsizliklerden ötürü tabakalaşma mevcuttur.
Tabakalaşma, nesilden nesile devam eden eşitsizliklerin ürünüdür. Eşitsizliğin, toplum içi grupların ekonomik ve ahlaki boyutlarını etkileyen unsur olması tabakalaşmanın nedenidir. Tabakalaşma ve eşitsizlik belli bir noktada kavramsal olarak ayrılsa dahi temelde birbirini bütünleyen olgulardır.
Toplumsal tabakalaşma toplum içindeki pek çok sorunun varlığının işaretidir. Yüksek ölçüde eşitsizliğin olduğu toplumlarda çocuk ölümleri oranı, cinayet sayısı, çeteler, uyuşturucu bağımlılığı, çocuk işçi sayısı gibi birçok sosyal sorunun artışına neden olabilir.
Tabakalaşmanın çeşitli boyutları vardır. Bunlar; maddi imkanlar, saygınlık, güç ve bilgi düzeyi şeklinde sıralanabilir. Ekonomik olarak tabakalaşma sonucu yoksul, zengin ve orta kısım olarak toplum üçe ayrılır. Ekonomik açıdan güç sahibi olamamak düşük sosyal statüyü beraberinde getirir. Saygınlık, bireyin yaptığı işe ya da geldiği soya göre belirlenir. Doktor çöpçüden, tanınmış bir ailenin soyadı herhangi birinden daha üstün görülebilir. Güç hakimiyettir. Her istediğini yapabilme özgürlüğüdür. Güçlü birey üstte zayıf altta kalır. Eğitim düzeyi yüksek olan kültürlü, okuma yazma bilmeyen kültürsüz olarak nitelendirilir. Tabi bu anlatılanların tamamı adaletsizlikler sonucu eşitsizliğin ve buna bağlı olarak katmanlaşmanın olduğu toplumlar içindir. Yazının başlarında da belirtildiği gibi her toplumda tabakalaşma olur. Kimi toplumda ekonomik güce göre kimi toplumda ırka, dine ya da mezhebe göre olan bu tabakalaşmalar toplumun geri kalmışlık düzeyi ile ilgili değildir.
Tabakalaşmayı sağlayan toplumu oluşturan bireylerdir. Birey ilk eğitimini, kişiliğinin ilk temellerini ailede alır. Zengin çocuk ailede yoksul çocuğu düşük görme bilincini almayıp aksi yönde eğitilirse faal hayatta bir birey haline geldiğinde tabakalaşmanın azalmasına katkı sağlayacaktır. Sonuç olarak toplumu eğiten aile eşitsizliği önleyebilir ya da tabakalaşmayı arttırabilir.
Olay zaten son paragrafta çok güzel çözümlenmiş. Aynı şu olay gibi. Kadınlar erkeklerden şikayet eder ve onlarla eşit olmak isterler fakat o erkeklere de ilk aşılamaların bir kadın olan anneleri tarafından yapıldığını görmezler.