TOPLUMSAL HAFIZA ve YENİLİK

Ahmet Taha AYDIN 3.8k Görüntüleme
3 Dk Okuma

    Bilinçli bir toplum algısı kişiye göre değişebilir fakat bu algı nasıl şekillenirse şekillensin her konuda bilinçli olunması gelişimi de beraberinde getirecektir. Konu ne olursa olsun bilinçli bir toplumun oluşması için ise belirli şartlar vardır. Öncelikle sürekli bir gelişim içerisinde olunması bilinçli bir toplumun oluşabilmesinin birinci şartı olarak düşünülür. Çünkü gelişmekte olmayan her toplum günümüz şartlarına göre yok olmaya mahkum olacaktır.

     Bu gelişmeyi;

  • Ekonomik anlamda gelişim, 
  • Siyasi anlamda gelişim, 
  • Teknoloji anlamında gelişim, 
  • Askeri ve stratejik anlamda gelişim olarak algılamak mümkündür.


    Sonrasında ise toplumun yeniliklere açık olması gerekir. Fakat toplumdaki her bir bireyin asla aklından çıkarmaması gereken bir şey vardır ki o da yeni olan her şey eskisinden daha iyi değildir. Yeni olan her bir durum, her bir yasa, her bir ürün, konu ne olursa olsun öncelikle bir ölçülüp biçilmeli ve eskisi ile mukayese edilmelidir.

     Günümüzde kullandığımız bir ürün aracılığı ile basit bir örnekle konuyu açacak olursak; Lcd ekran bir televizyona sahip olduğunuzu düşünün. Sonra bir şekilde evinize yıllardır kullandığımız olan tüplü televizyon geldiğini düşünün. Evet sonradan gelen tüplü televizyon sizin için yeni olabilir fakat bu eskisinden daha iyi olduğu anlamına gelmemektedir. O yüzden yenilikçi olmanın altı boş olursa bu topluma zarar verebilmektedir. Eskisi ile karşılaştırma yapılmaksızın doğrudan yeni olduğu için kabul etmek, akıl ve mantıkla hiç bir zaman uyuşmaz!

 

    Bilinçli bir toplumun oluşması için gerekli olan şartların en önemlisi ise toplumsal hafızadır. Çünkü toplumsal hafıza olmaksızın gelişmek mümkün değildir. Döngüsel olarak aynı şeyleri tekrar edip duran bir toplumun gelişmesinden bahsedilemez. Ancak toplumsal hafızaya sahip bir millet, eskisi ile yenisini karşılaştırabilme yetisine sahip olabilir. Toplumsal hafızaya malik olmayan millet ise sürekli olarak yeni olan her şeyi doğru kabul ederek değişikliklere gidecektir. Az önceki örnekte de verdiğimiz gibi toplumsal hafızası yitirilmiş bir millet, tüplü televizyonun daha eski bir teknolojiye ait bir ürün olduğunu bilmeyen bir insanın yaptığı gibi lcd ekran gibi bir teknoloji harikasını çöpe atıp yerine “yeni” tüplü televizyonu getirecektir.

 

    Aslında temel anlamda söylemek istediğim şey herkesin aklına cümle yapısı olarak kazınmış fakat manasına inme zahmeti gösterilmemiş bir durumu ifade etmektedir. “Tarihi olmayan bir toplum gelişemez.” Cümlesi herkes tarafından kabul görse dahi ne anlama geldiği birçok insan tarafından bilinmemektedir.

 

    Bilinçli bir toplumun oluşması için toplumsal hafıza mümkün olduğu kadar büyük ve geniş tutulmalıdır. Son zamanlarda ülkemizde tarih konusundaki bütün bilinçlendirme amacıyla yapılan yayınların sürekli olarak son 100 yıl üzerinde durulması ve bizim asırlar boyu süren köklü tarihimizin geri planda bırakılması toplumsal hafızamızın zayıflamasına neden olmaktadır. Olumlu veya olumsuz hiç bir önyargı olmaksızın ne kadar geçmişe yönelik analiz yapılabilirse, o kadar gelişebileceğimizi unutmayalım. Şunu aklımızdan asla çıkarmayalım ki eğer toplumca gelişmek istiyorsak bunu ancak toplumsal hafızamızı taze tutmakla başarabiliriz…

Bu İçeriği Paylaşın
1 Yorum

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version