Bir önceki yazımızda toplumsal göçün sebepleri üzerinde durmuştuk. Son birkaç yüzyılda birçok farklı ülkenin yaptırımıyla, farklı zamanlarda, farklı insan gruplarının kendi istekleri üzerine değil, genel anlamda devlet zorlamaları ile göçe zorlandığındığını konu edinmiştik. Bu yazımızda da toplumsal göçe zorlanan insanların göç sonrasında yaşadıkları sorunlar ve bu göçün, göç edilen devlete olumsuz etkilerinin üzerinde durmayı uygun gördük…
Toplumun içinden rastgele seçilmiş bir bireyi ele alalım. Bu bireye çok lüks bir ev hediye ettiğimizi varsayalım. Fakat karşılığında da şu anda yaşamakta olduğu evi terketmesini ve bir daha asla o eve dönmemesini söyleyelim… Bu durumda o birey, herkes için aynı duyguyu yansıtmasa da toplumun geneline bakıldığında bu durumdan rahatsız olacaktır. Bu kişi daha önce orada yaşadığı hatıraları hatırlayacak, komşularını gözünün önüne getirecek ve o evden ayrılmak istemeyecektir. Daha lüks şartlar olsa bile bu durum o kişiyi rahatsız edecektir.
Toplumsal göçe zorlanan insanları bu anlamda incelediğimizde, o insanların yaşamış olduğu psikolojik travmayı anlamak çok da zor değil. Hem göç ettikleri yerde eski kaldıkları yerden daha rahat bir yaşam olmadığı da neredeyse kesinlik kazanmış bir durumda… Hatta göçe zorlandıkları yerde ne yiyecek bir yemekleri, ne kalabilecekleri bir evleri, ne de çalışabilecekleri bir işleri mevcut. Bütün bu şartlar göz önüne alındığında insanların yaşadıkları zorlukları anlamak, insanın içini burkmaya yetiyor da artıyor bile.
Bütün bunlar sadece bireyin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler. Tabi bir de buna göç sebebiyle ülke genelinde oluşan dengesizliklerin artması da ekleniyor…
Bunları kısaca sıralayacak olursak;
• İstihdamda dengesizlikler
• Nüfus dağılımındaki eşitsizlikler
• Gecekondu oluşumu, kentlerde altyapı sorunu
• Uyum sorunu sonucuyla oluşan maddi ve manevi sorunlar
Bunun gibi saymakla bitmeyecek kadar olumsuz etkiler mevcuttur. Bu sayılanların hepsi devlet perspektifi ile bir bakıştır. Tabi bir de bunun halk gözünden bakışı vardır ki o bakış açısında insanların sorunları maksimum düzeydedir. Farklı zulümler ile göç edilmeye zorlanan insanlar göç ettikten sonra da huzura kavuşabilmek için belirli bir süre daha sıkıntı çekmek zorunda kalmışlardır. Bu sıkıntıların büyük bir kısmı günümüzde giderilmiş olsa da Türkiye’de çok sayıda göçmenin hala sıkıntılar ile boğuştuğunu görmemiz üzücü bir gerçektir.
Ülkemiz açısından bütün bunların dışında her durum ve olay karşısında tek yürek olabilen bir Türkiye olduğu müddetçe aşılamayacak hiç bir engelin olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Yeter ki birlik, beraberlik ve hoşgörü çerçevesinden çıkmaksızın hayatımızı sürdürmeyi bilelim…