İnsanlar anne rahmine düştükleri günden itibaren bir bireyin toplum içinde etkileneceği ilk faktörü edinmiş olurlar: Cinsiyet. Bildiğimiz gibi çok fazla olasılığa sahip değildir. Dünyaya ya bir erkek birey olarak ya da bir kadın birey olarak gelmekteyiz. Bu bağlamda aslında dinlerden, dillerden, ırklardan, renklerden daha önce ayrıldığımız nokta erkek ya da kadın olarak doğmak. Aslında bu ayrım pek de bir insanı bir diğerinden “ayırıcı” bir özellik değildir. Hatta diyebiliriz ki bir insanla cinsiyeti doğrultusunda etkileşime girmek ve hakkında düşüncelerimizi cinsiyeti doğrultusunda şekillendirmek ahlaki açıdan pek de doğru sayılmaz. Tabi ki bu söylem biraz dar anlamlı oldu. Şimdi bunu biraz açalım: Bir bireyin, her şeyden önce bir insan olduğu gerçeğini bilerek o bireye yaklaşmak gerektiğini; ona davranış biçimimizin veya o bireyin hakkındaki düşüncelerimizin doğrultusunu salt anlamda kişinin cinsiyetine göre belirlemememiz gerektiğini; bu durumun aksinin pek etik ve hoş bir davranış olmadığını hepimiz zannediyorum kabul ederiz. Ancak ne var ki toplumlar genel anlamda bu kavramların her ne kadar doğruluğunu kabul etse de insanları cinsiyetleri doğrultusunda toplumsal konumlara koyarlar ve toplumdaki bireyler yine kendileri olan toplum bireylerini aynı doğrultuda yetiştirmeye çalışırlar.
Bir birey doğumundan itibaren ailesi tarafından cinsiyetini öğrenmeye başlar. Aile, yeni doğmuş –veya günümüzde bebekler henüz doğmadan cinsiyeti öğrenilebildiği için doğacak olan– bebeğine alışveriş yapmaya başlar. Bu alışverişlerin tamamı bireyin cinsiyetine yönelik olacaktır. Malum, henüz yeni doğmuş bir bebeğin istekleri veya ihtiyaçları çok kısıtlıdır. Başlıca ihtiyaçlarından olan giysiler yine cinsiyetine göre seçilecektir. Kızlar için pembe ve tonları, erkekler için ise kadınsı olmayan diğer bütün renklerde giysi seçimi yapılır. Beşikleri cinsiyetlerine göre seçilir, dizayn edilir; zaman ilerledikçe oyuncakları cinsiyetlerine göre alınır ve en önemlisi aileler çocuklarıyla cinsiyetlerine göre iletişim kurarlar. Henüz beş yaşlarındaki küçük bir çocukla konuşma biçimimizdeki cinsiyet ayrımını hemen görelim.
Erkek için:
“Aman benim aslan oğlum, delikanlım, yiğidim.” gibi toplumlarda erkeklere yakıştırılan güzel özellikler ve sıfatlar kullanılır.
Kadınlar için ise:
· “Oy benim güzel kızım, tatlı kızım, narin kızım.” gibi yine toplumun kadınlara yakıştırdığı sıfatlar ve özellikler kullanılır.
Bu yolla bireyler sıfatların anlamlarını öğrenmeye başladıkları zaman işte o sıfatlara uygun davranmayı da öğrenirler. Öte yandan aileler çocuklarına yine cinsiyetlerine uygun imtiyazlar tanıyacaklar ve çocuklarının da cinsiyetlerine uygun davranmayı öğrenmelerini bekleyeceklerdir. Erkek nasıl davranır? Kadın nasıl giyinir? Erkek istediği yeri gezer ama kadın eve kaçta girmek zorundadır? Bu gibi birçok durum karşısında aileler tarafından toplumun ön gördüğü kurallar ve davranışlar çocuklara öğretilmektedir. Bu yolla bireyler çocuk yaştan genç yaşlara kadar ailesi tarafından “Erkek / kadın nasıl olunur?” dersi almaya devam edecektir.
Ardından gençlik yaşlarında bireyler cinsiyetlerini tanımışlardır ve toplum içinde cinsiyetlerinin nasıl davranmaları gerektirdiğini öğrenmişlerdir. İnsanlarla etkileşime girerken dört farklı yolda davranışlarını şekillendirirler: Bir kadın, bir erkeğe nasıl davranır; bir kadın, bir kadına nasıl davranır; bir erkek, bir kadına nasıl davranır; bir erkek, bir erkeğe nasıl davranır? Sorularının yanıtlarını öğrenmiş bireyler olarak her koşulda farklı bir vücut dili ve konuşma dili kullanmaları gerektiğini anlayacaklardır. Böylece hem kişiler kendi cinsiyetlerinin gerektirdiği davranış biçimini öğrenmiş olacaklar hem de diğer bireylerin cinsiyetlerine göre nasıl davranılması gerektiğini öğrenmiş olacaklardır.
Farklı toplumlarda bireyler cinsiyetlerine göre çok daha farklı şekilde ayrılabilmektedirler. Bu ayrılıklar sosyal sınıf farklılıkları bile oluşturabilmekte hatta bazı toplumlarda kadınların erkekler altında ciddi bir sömürü objesi olduğu gerçeği bilinmektedir. Bu farklı davranış şekilleri toplumların gelenek ve göreneklerine, adetlerine göre hatta dini inançlarına göre şekillenebilir. Bu konuyla ilgili geniş bilgi alabilmek için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.