Batı Marksizminin en önemli isimlerinden biri olan Georg Lukács, Macaristan Budapeşte’de dünyaya gelmiş eğitimini de Budapeşte Üniversitesi’nde bitirmiştir. Heidelberg ve Berlin üniversitelerindeyken Simmel ve Weber gibi düşünürlerle yakınlık kurmuştur. En önemli eserlerinden biri Tarih ve Sınıf Bilinci’dir. Bu eserinde yabancılaşma ve şeyleşme kavramlarını öne sürmüş, kuramıyla özellikle de Frankfurt Okulu düşünürlerini etkilemiştir.
Lukács, Tarih ve Sınıf Bilinci adlı eserinde evrimci pozitivizmi eleştirmiş, Marx’ın görüşlerine Hegelci bir anlayışla yorum getirmiştir. Ona göre olguları bütünden ayrı düşünmemek gerekir. Öncelik bütündedir çünkü parçalara anlam katan bütünle olan ilişkileridir. Lukács’ın Marksist görüşleri ideolojik özellikler taşır. Marksizmin devrimci bir uygulama olduğunu savunmaktadır. Ona göre birey toplumun öznesidir. İşçi sınıfı ise toplumun hem öznesi hem de nesnesidir. Toplumun bütünüyle ilişki içerisinde olduğu bilinciyle gerçeğe ulaşacaktır fakat kapitalizm yüzünden işçi sınıfı bir metaya ve nesneye dönüşmüştür.
Lukács’ın bahsettiği şeyleşme kavramı, maddi bir şeyi soyutlama sayma ve ona nedensel güçler atfetme yanlışı, başka bir deyişle somutluğun kaybedilmesi yanlışıdır.1 Ona göre insanların algılarına tamamen yerleşen şeyleşme, kapitalizme egemen olmuştur. Kapitalizmdeki meta üretiminde bulunan genel kurallar insan emeğinin nesnel anlamda şeyleşmesine, yine kapitalizm sonucunda insanların kendi emeğine yabancılaşması ise öznel anlamda şeyleşmesine neden olmaktadır. Lukács, kapitalizmin varlığı söz konusuysa şeyleşmenin kaçınılmaz olduğunu iddia etmektedir. Bu durumdan kurtulmanın tek yolu öne sürdüğü bütünlük ilişkisidir. Eğer işçi sınıfı kendi işlevinin farkına vararak kendi menfaatleriyle toplum arasında bir uyum ve bütünlük sağlayabilirse toplumsal gerçeklik ortaya çıkacaktır. Fakat şeyleşmeyi tek bir eylemle tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu nedenle devrimci hareketin amacına ulaşmasının bir süreç olduğunu öne sürer.
Lukács’ın görüşlerine göre toplumsal yapı ile bireyin davranış ve eylemleri arasında diyalektik bir ilişki vardır. Marx’ın görüşlerini salt ekonomi alanında ele alanlar ve Modern Marksistler arasında bir geçiş dönemi oluşturması bakımından önemli bir isimdir.
1) Marshall, G. (1999) Sosyoloji Sözlüğü, Ankara: Bilim ve Sanat.