Toplum içinde bireyler dil, din, ırk, renk ve cinsiyet yüzünden birçok birey ayrımcılığa, dışlanmaya veya kötü muameleye maruz kalabilmektedir. Bu durum hayat şartlarını onlar adına zorlaştırmakta ve sosyal açıdan olduğu kadar psikolojik açıdan da sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca fiziksel ve zihinsel problemli bireyler toplumda normalden farklı muamelelere maruz kalabilmekteler.
Engelli bireyler toplumda hem psikolojik hem sosyolojik hem de ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bir engelli bireyin, fiziksel bozukluğundan dolayı toplum içinde gezmesi aslında çok normal bir durum olsa da diğer insanların dikkatini çekmektedir. Engelli bireylerdeki bu dikkat çekici bozukluklar, gömleğe takılan bir ağaç dalı gibi diğer insanların gözlerine takılmaktadırlar. Ne yazık ki bu sinir bozucu bakışlara maruz kalan engelli bireylerde ise utanma/sıkılma/ezilme hissi oluşur. Bu sebeple aşağılık kompleksine girme gibi sorunlar oluşabilir ve kişiler bu doğrultuda diğer insanlarla iletişime girmekte de başarılır olmayabilir.
Kendi sosyal ilişkilerinin bazılarını girdiği psikolojik sorunlar sebebiyle gerçekleştiremeyen engelli bireylerimiz kendi sosyalleşme sürecinin de arkasında kalmaktadır. Bu sosyalleşme sürecine toplumun yardım etmemesinden dolayı sosyolojik sorunları da içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir. Burada, engellilerin toplum içinde yaşadığı başlıca sorun diğer insanlar tarafından “yetersiz” olarak addedilmesi ve ayrımcılığa uğramasıdır. Bu sebeple engelli bireylerin büyük bir parçası işsizlik sorunu içersinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Elbette gözleri görmeyen veya ehliyet alamayacak bir rahatsızlığa sahip olan bir bireyden şoförlük yapması beklenemez. Ancak tek kolunu kaybetmiş bir engelli tabii olarak garsonluk yapabilir. İşte bu gibi durumlarda uğradıkları ayrımcılıklar onların iş sahibi olmalarının önüne geçmektedir.
İş sahibi olamayan engelli bireyler bu sebeple ekonomik sorunlarla yüzleşmeye de başlamış olurlar. Eğer varlıklı veya kendi kendine yetebilen bir aileden geliyorsa engelli birey için yaşamak mümkün olacaktır. Ancak ailesini kaybettikten ve bir süre sonra yalnız kaldıktan sonra bir aile kurmak ve iş sahibi olmak konusunda her engelli bireyimiz aynı şansa sahip olamamaktadır. Eğitim ve istihdam alanında birçok sorun yaşadıklarından dolayı meslek sahibi olma olanakları da epey azdır. Ancak günümüzde engelli bireylerimiz için de özel okullar açılmıştır. Bu sebeple ailelerin bilinçli olması çok önemlidir ki çocuklarını doğru şekilde yönlendirebilsinler. Eğer bu okullara katılım artarsa böylece engelli bireylerimizin eğitim ihtiyacı karşılanmış olur, ayrıca onlar için uygun birer meslek de kendilerine verilmiş olacaktır.
Toplumun engelli bireylere bakış açısı ve dışlanma/ayrımcılık olaylarının bir son bulması ile birlikte ayrıca fiziksel çevrenin de onlara uygun olarak yeniden inşası engelli bireylerimizin toplum içindeki birçok sorununu çözecektir. Örneğin şimdilerde hemen her üst geçit ve köprüde yer alan fakat çalışmayan asansörler artık çalıştırılmaya başlanabilir. Ayrıca yapılan her merdivenin yanına bir de tümsek yapımıyla tekerlikle sandalye kullanan engellilere kolaylık sağlanabilir. Bunlar bir toplumun birliği ve dayanışmasının sağlanması için pek de zor şeyler asla değildir. Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi kendi ülkemizdeki engelliler de bu olanaklara sahip olmalılardır.
Bu tür sorunların giderilmesi, sosyal devlet ilkesi gereğinden dolayı devletin bir görevidir. Devlet, toplumu bağdaştırmasının yanı sıra özgüveni yüksek bir toplum için çalışacak ve yüksek bir medeniyet yolunda bir aşama daha kaydetmiş olacaktır.
Resmen durmaksızın kanayan bir yara bu. Bebeğim olduktan sonra bebek arabasını yollarda, kaldırımlarda kullanırken çektiğim işkence onları çok daha iyi anlamamı sağladı. Lütfen bu konuda siz de belediyelerinize dilekçe veren.
Toplumun faydalanması, kullanması için yapılan her yer, her ayrıntı buraları engellilerin de kullanacağı düşünülerek tasarlanmalı ki engellilerin toplumla arasındaki engel ortadan kalksın bir nebze
yüzlerine dik dik bakarak vah yazık diyen mi ararsın, onları görmezden gelen mi, haline gülen mi… bu konuda daha çok yol almamız gerek Türk toplumu olarak