EKONOMİ ve EĞİTİM

Başak YILDIZ 6k Görüntüleme
3 Dk Okuma

            Eğitim toplumsal kurumlarla yakın ilişki içerisindedir ve bu ilişkinin çeşitli boyutları vardır. Topluma çalışan, üretken bireylerin yetiştirilmesi, kalkınmanın sağlanması, gelişimin gerçekleştirilmesi eğitimin ekonomik boyutunu oluşturmaktadır.


    B. Russell,
ekonomi ve eğitim arasındaki ilişkilere değinmiş, ekonomik düzeyin eğitime yapılan harcamaları etkilediğinden bahsetmiştir. Örneğin endüstri devrimiyle ekonomik anlamda yükselen toplumlar eğitimi zorunlu hale getirmiştir. Eğitimin tek amacı bireylere kuramsal bilgileri aktarmak değildir. Toplumun refah düzeyinin ve verimin arttırılması da hedeflenmiştir. Bunu sağlayabilmek için bilimsel ve teknik bilgilerin verilmesi, araştırma ve değerlendirme becerilerinin verilmesi geliştirilmeye çalışılmıştır.

            Eğitim, kendisine yapılan giderler göz önünde bulundurulduğunda bir tüketimdir. Kişi başına düşen milli gelir, eğitim giderlerini etkilemektedir. Genellikle bu gelir arttıkça eğitime yapılan harcamalar da artmaktadır. Bu harcamalar toplumun ilgisine de bağlıdır. Yaşam standartları, toplumun işgücü talebi okuyan öğrenci sayısında belirleyici bir unsurdur. Eğitim giderleri daha çok niceliksel boyuttadır fakat amaçların gerçekleştirilebilmesi için nitelik ve kaliteye de önem verilmelidir. Nitelik sağlandığında öğrencilerin akademik başarıları artacak, düşünme becerisi artacak,  bu düşünme becerisiyle akademik bilgilerin hayata uyarlanması sonucu toplumsal sorunlar daha kolay bir şekilde çözülecektir.


    Eğitim giderlerinin sorumluluğu ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Örneğin federal ülkelerde ve merkezi yönetimin olduğu ülkelerde eğitim giderleri hükümetin sorumluluğundadır. Eyalet ya da illerin bulunduğu ülkelerde ise sorumluluk bu birimlere verilmiştir. Kimi ülkelerde ise toplanan vergiler eğitim giderleri için ayrılmıştır.

    Eğitim için yapılan harcamalar eğitimi bir tüketim unsuru haline getirse de gelecekte refah düzeyine ulaşılabilmesi açısından düşünüldüğünde eğitim bir yatırımdır. Yani yapılan harcamalar ileride daha çok getiri ve yatırım imkânı olarak geri dönmekte, eğitim giderleri öğrencinin verim ve gelirini arttırmaktadır. Nitelikli ve uzman çalışanlara olan ihtiyaç arttıkça eğitime yapılan yatırımlar da artar. Eğitim bireylere bilimsel araştırma yollarını öğreterek gelecekte verimin artmasını, bireylerin bu anlamdaki gizil güçlerinin keşfedilip ortaya çıkmasını, üretimsel kültür aktarımının sürekliliğini sağlar.


    Eğitimi tüketim olarak ele almak ve yatırım olarak ele almak farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Tüketim olarak algılanıyorsa ekonomiyi düzenleyebilmek için bütün harcamaları kısma yoluna gidilebildiği gibi eğitim harcamaları da kısılabilmektedir. Yatırım olarak algılanıyorsa ekonominin düzelmesi için eğitime daha çok yatırım yapılacaktır çünkü harcamaların azalması gelişim ve ilerlemenin de azalması anlamına gelecektir.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version