İnsanı toplumsal, kültürel ve biyolojik anlamda çeşitlendiren, değişik koşullara karşı insanlık tarihinin başlangıcından sonuna kadar nasıl uyarlandığını inceleyen, farklı küresel olayların bu uyarlanmaları nasıl yansıttığını görmemize yarayan bilim dalıdır antropoloji. Hem bütünü hem de farklılıkları vurgulayıcı bir yöntemi vardır. Başka bir anlamda antropoloji, insanı hem yerküredeki sistemi düzenleyen hem de yerküredeki sistem tarafından düzenlenen bir varlık olarak kabul eder. İnsanın çok uzun müdahaleleri sonucu yerkürede toplumsal, kültürel ve biyolojik dönüşüm meydana gelmiştir. Bugün yaşadığımız küresel ısınma sorunu belki de bu dönüşümün en yakın ve en belirgin sonucudur. Ayrıca antropolojinin çok geniş bir yelpazesi vardır. Bu şekliyle antropoloji, insanı konu alan diğer bilimlerden ayrılır.
Antropoloji aslında hayatımızın her alanındadır. Bazen hiç tahmin bile edemeyeceğimiz sektörler bir antropoloğa ihtiyaç duyabilirler. Örneğin bir inşaat şirketi gibi… Geçmiş yıllarda Rusya merkezli bir petrol şirketi kültürel, çevresel ve insani değerlere saygılı bir proje tasarladı. Nitekim de bunu hayata geçirdiler. Kafkasya bölgesi petrolünü Ceyhan limanına taşıyacak ham petrol boru hattı projesiydi bu proje. Antropologların bu projede görevi, projede çizilmiş olan hattın geçtiği yerleşim birimlerindeki insanlarla konuşmak, onların fikirlerini dinlemek, beklentilerini anlamaya çalışarak bütün bunlarla projenin hedeflerini uyuşturmaya çalışmaktı. Antropologlar Toroslar’da yaşayan bölge insanının yazları yaylada çadır kurduklarını, bir kısmının da arıcılık yaptığını belirledi. Yaylacılarla görüşmeler yapıldı, onlara bir yazlığına yaylayı terk etmeleri önerildi. Geçici olarak yaylalarını terk etmeyi kabul ettiler. Buna karşın projeyi yürüten firma da yaylada birkaç su kuyusu açmayı, kanallarla suyu bazı bölgelere taşımayı ve şantiyeden yaylaya hiçbir iz bırakmayacaklarını taahhüt etti. Bu formatta bir proje Türkiye’de bir ilk olma değerini taşıyordu.
Kapadokya’da yer alan peri bacaları nelerden esinlenilerek yapıldı? Hepimiz Türkiye’de öğünlerimizde böcek tüketmenin fikrinden bile son derece nefret ederken, bu Çin’de neden bu kadar cazip bir menü? İskandinav ülkelerinde yaşayan insanların boyu genelde çok uzunken neden Hindistan’dakiler genelde kısa boylular? İnsanoğlu geçmişten beri doğaüstü ve doğa dışından gelen bir güç olduğuna hep inandı. Günümüze kadar bu inanışlar nasıl şekil aldı ve neye göre farklılaştı? Ve tabii ki dil… Bir toplumun geçmişi hakkında en çok bulguya sahip olabileceğimiz en önemli faktörlerin başında gelir dil. İnsanlık tarihinin ilk çağlarında diller nasıldı? Bugünkü diller ile eski diller arasında nasıl bir ilişkilendirme yapılabilir? İnsanlar hep topluluklar halinde yaşamışlar. Öyleyse toplumlar çıkarlarını nasıl, ne biçimlerde sağlıyorlardı? Toplum mekanizması nasıl oluşturuluyordu? Bu mekanizma kim tarafından nasıl işletiliyordu? İnsanlar cinsel ihtiyaçlarını gidermek için ne tür toplum mekanizmaları kurmuşlar? Toplumun sağlıklı biçimde üremesini sağlayacak faaliyetler nasıl düzenlenmiş? İşte bu sorulara ve daha aklımıza gelebilecek yüzlerce belki de binlerce soruya cevap veren ya da vermeye çalışan bilim dalına antropoloji diyoruz.