ANTROPLOJİNİN DİĞER BİLİMLER İÇİNDEKİ YERİ ve YÖNTEMİ

Başak YILDIZ 6.5k Görüntüleme
2 Dk Okuma

Antropoloji dünyadaki her toplumu konusu edinebilmektedir. Bunu yaparken her toplumu kendi içerisinde bir bütün olarak ele alabilmekte ya da bu toplumları karşılaştırmalı olarak değerlendirebilmektedir. Bunun yanı sıra kültürlerin göreceli yapısı ve kullanılan tekniklerin alan çalışması doğrultusunda olması nedeniyle antropoloji diğer sosyal bilimlerden ayrı bir konumda bulunmaktadır.

    19. yüzyılda sosyal bilimler yavaş yavaş felsefeden koparak ayrı bir bilim dalı haline gelmeye başlamıştır. Bu ayrışma sonrasında sosyoloji, psikoloji gibi bilim dalları daha çok modern toplumları incelerken antropoloji ilkel toplumları incelemeye yönelmiş, uzun bir dönem Batı haricinde kalan, değişimler ve dönüşümlerin yaşanmadığı kültürleri araştırıp tanıtmıştır. Bu nedenle sosyal ve kültürel antropoloji alanındaki çalışmalar özellikle sömürgeleşme sürecini içermektedir. Ayrıca Batı haricindeki toplumları ele alması ile farklı kültürlerin kavranmasına olanak sağlamıştır. İnsanı hem biyolojik hem sosyal açıdan hem de tarihsel süreci açısından ele aldığı için biyoloji, sosyoloji ve tarih gibi bilimlere dayanmaktadır. Yani her ne kadar bu bilimlerden ayrılsa da aynı zamanda sıkı bir ilişki içerisindedir.

    Antropoloji kendi içerisinde ayrılmış olduğu dallarına göre yöntem ve teknikler kullanmıştır. Biyolojik antropoloji pozitivist yöntemleri ve doğa tarihini, sosyokültürel antropoloji ise yapısal işlevselciliği kullanmıştır. Genel anlamda ele alındığında antropoloji alan araştırması yöntemini kullanmıştır. İnsanları kısıtlı, belli bir döneme göre incelemediğinden antropoloji için en uygun olanı bu yöntemdir. Çünkü araştırmacı, araştırılan toplumla birebir ilişki kurmakta ve o kültürü yaşayarak olabildiğince deneyim elde etmekte ve en uygun verilere ulaşabilmektedir. Bu yöntemin en sık kullanılan tekniği “katılarak gözlem” tekniğidir. Böylelikle gözlemledikleri toplumla empati kurulabilmekte ve o toplumun kültürü içselleştirilebilmektedir. Kültür olgusunun tarihsel etkenlerle değişime açık olması sebebiyle bu etkenler de göz önünde bulundurulmuştur. Fakat gözlem yaparken araştırmacı kendi duygu ve düşüncelerini soyutlayamayacağı için araştırmaya katılanın gözlemi olarak tekniğe yeni bir boyut eklenmiştir.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version