DÜNDEN BUGÜNE TÜRK AİLE YAPISI

Gündem Türkiye 13.6k Görüntüleme
8 Dk Okuma

Geleneksel Türk Aile Yapısı ve Son Yıllardaki Değişimi

Ailenin Tanımı ve Genel  Değerlendirme

     Aile ana-baba çocuklar ve tarafların kan akrabalarından oluşan ekonomik ve toplumsal birliktir. Toplumun en küçük birimidir. Bunun içindir ki toplumlardaki değişim aile yapısını da birebir etkileyecek, toplumun biçimlenmesini sağlayan sosyoekonomik ve kültürel koşullara aileyi de biçimlendirecektir. Ailenin toplumda belli görevleri vardır. Biyolojik yani üremeyi devam ettiren kurum olması, ekonomik görevi, koruyuculuk görevi, psikolojik görevi ve eğitim görevi.
     Toplumsal düzeyde meydana gelen değişimler aileyi iki yönde etkiler: Biri değişen sosyal kurumların ailenin görevlerini kolaylaştırması, bu değişimlerin ailenin iç dinamiğini kökünden etkilemesi. 
Aile, sosyal ilişkilerin en küçük ve en temel birimi olarak hem işlevleri, hem ilişki biçimleri, hem ekonomik faaliyetleri, hem de aile bireylerinin aile içindeki statüleri yönünden değişime uğramaktadır.  
Kırda görülen tarıma dayalı geleneksel yaşam kentte farklı bir boyut almış, iş bölümü ve uzmanlaşmayı zorunlu kılan yaşam biçimi tüm dünyada iç ve dış dinamikleri açısından değişmiştir 

Aile Tipleri:

     Aile tiplerini temel olarak iki ana kategoriye ayırabiliriz; Büyük aile ve küçük aile.
     Küçük aile, kent ortamında oluşan bir aile tipidir. Çekirdek aile bu kategoriye dahildir. Yani anne baba çocuktan oluşan aile örneğidir. Büyük aile, kırsal ortamda oluşmuş ve geleneksel geniş aile tipini bünyesinde barındıran aile tipidir. Günümüzde oluşan yeni bir kavram vardır ki bu Geçiş Ailesi Kavramıdır. Kasaba ve gecekondu ortamında oluşan, tarımsal alandan kentsel yaşama göç unsuruyla gelen insanların oluşturduğu aile tipidir. Özellikle Türkiye’de 1980 sonrasında kendini iyice hissettiren bu kavram Türk aile yapısı anlamlandırmamızda önemli kanıtlar taşıyan bir öğedir ki buna ilerideki incelemelerde değinilecektir.

Türk Aile Yapısını Dünden Bugüne İncelenmesi:

      Türk aile kavramında iki temel kavram vardır. Aile ve sülale kavramı. Türklerin İslamlaştırılmasından önceki dönemde ikamet birliğine sahip olmayan göçebe toplumda ise ilk olarak aşiret ve kabile kavramı vardı. Yerleşik hayata geçilmesiyle birlikte oluşan ve tarım toplumunun özelliklerini taşıyan sülale kavramı, köy kavramının ve küçük birimlere yerleşmeyle büyük aile kavramına dönüşmüştür. Büyük aile akrabalık bağları kuvvetli, erkeğin liderliğini barındıran, yaşlı erkeğin ya da erkeklerin ailenin sorumluluğunu üstlendiği geleneklere bağlı aile tipidir. Bu tip ailelerde ana, baba, çocukların yanında evlenen bütün oğulların eşleri onların çocukları, büyük anne büyükbaba, hala, amca hep beraber yaşadıkları aynı tencereden yemek yiyen aile tipini oluşturur. Ancak II. Mahmut dönemiyle birlikte başlayan reformist hareket, toprak reformunu da oluşturmuş, bu bağlamda çıkan erkek çocuklara arazilerin eşit olarak paylaştırmayı öne süren Arazi Kanunnamesi’nin çıkmasıyla birlikte artık bu geleneksel geniş aile tipi yerine kök aile yani anne, baba ve çok sayıda çocuktan oluşan yine büyük aile tipinin en küçük unsuru olarak toplumuzda ortaya çıkmıştır. Nitekim günümüzde aynı tencereden yemek yiyen ancak büyük aileden sosyal ve ekonomik bakımdan kopmamış, sadece fiziksel koşullar açısından geleneksel ailenin uzantısı sayılabilecek küçük aile sayısı önemli derecede fazladır. Günümüzde Türk aile yapısının incelenmesinden evvel küçük aile yapısını incelemek Batı toplumundaki aile yaşantısını anlamada ve Türk aile yapısındaki yönelişi anlamada etkili olacaktır.

      Küçük aile akrabalık bağlarının görece önemini yitirdiği, kentsel alanda yaşayan insanların kurduğu, sanayi ticaret hizmet sektöründe çalışan insanlardan oluşan ve karar alma mekanizmalarının aile içindeki üyeler arasında paylaştırıldığı aile çeşididir. Küçük ailede hem sayı hem de görevler açısından sınırlılık söz konusudur. Bununla beraber Türkiye gibi toplumsal değişmenin hızla yaşandığı, gelişmekte olan toplum modelinde geleneksel geniş aile özelliklerinin de bir arada yaşanıyor olmasını doğal karşılamak gerekir. 

      Aile içi ilişkilerde karşılaşılan sorunlar aile yapısının ve görevlerin netleşmemesinden kaynaklanır. Bu anlamda geleneksel cinsiyet rollerinin değişmesi kaçınılmazdır. Bu da değişen bireyle, değişen ve değişmeye direnen toplum arasında çatışma yaratmakta, çekirdek aileden tamamlanmamış aileye doğru giden yani boşanmış ailelere doğru bir geçiş doğurmaktadır.

Günümüzde Türk Aile Yapısının İncelenmesi

Geçiş Ailesi Kavramı-Gecekondu Ailesi:
     Sanayileşmekte olan toplumlara geçiş  toplumu denilmektedir. Bu bizim Türk toplum yapımızın genel niteliğidir. Toplumlar sanayileşme ve kentleşme sürecinde girdiklerinde toplumsal yapıları da bütünüyle değişime uğramaktadır. 

      Gecekondu ortamında ve kasabalarda görülen geçiş ailesinde, büyük ve küçük ailenin çeşitli tiplerine rastlanmaktadır. Çünkü geçiş ailesi büyük aile ile küçük ailenin kırılma noktasını oluşturmaktadır. Gerek gecekondu gerekse kasabadaki aileler arasında da çekirdek, parçalanmış, ve tamamlanmamış aile gibi alt gruplar görülmektedir.

     Türkiye’de kırsaldan kente göçün doğurduğu yığınlaşma, kent çevresini hızla kuşatan gecekondulaşmayı doğurmuş, bu da kendine bu karma aile yapısını yaratmıştır.

Bu kültürde kırsal ve  kent kültürünün birbirine ters düşen çelişkili yapısının bir arada görülmesine rağmen, kentle bütünleşme de bir tampon görevi gördüğü gerçektir. Gecekondu ailelerinde şu özellikler göze çarpmaktadır:

•    Ailelerin yaklaşık %85 i sosyolojik anlamda çekirdek ailedir.
•    Gecekondu ailesi çok genç bir nüfus yapısına sahiptir.
•    Eğitim düzeyi düşüktür.
•    Gecekondu ailesinde işgücüne katılımın genellikle fabrika ve imalathane işçiliği, küçük girişimcilik, hizmet sektörü ve marjinal kesimde yoğunlaştığı görülmektedir. Kadının dış piyasaya ilişkisi oldukça sınırlı kalmakla birlikte parçabaşı iş üretimi ve çalışma hayatına katılma giderek artmaktadır.
•    Taksitle alışveriş tüketim sürecinde başvurulan en önemli yoldur.
•    Çalışma kesiminin üçte ikisinin sosyal güvenliği vardır.
•    Kadının, statüsünde ve karar verme düzeyinde artış eğitim olanaklarının artmasıyla birlikte yükselmektedir.
•    Akrabalık, hemşerilik ve komşuluk ilişkileri güçlüdür.

Aile ve Hane Yapısında Gözlenen Değişiklikler

     Aile yapısını değişiminde ekonomik faktörlerin önemini daha önceden belirtmiştik. Tarımsal yapıda modernleşme Türkiye’de 1952’den sonra hızla artmakta, gelişen sanayinin kentsel bölgelere kayışı, son 30 yıldır ekonomik politikaların kent yaşamını kayırması sonucunu doğurmuştur. 
İnsanları, ataerkil geniş aileler biçiminde yaşamaya teşvik eden ana unsur toprak mülkiyetidir. Topraksız tarım işçilerinin genel olarak çekirdek aile şeklinde yaşadıkları gözlemlenmiştir. 

     Başta da belirttiğimiz gibi geniş aile tipi olarak belirlenen aile tiplerinin hepsi tampon görevi gören aile tipleridir ve zamanla yok olacağı varsayılmaktadır. 

     Türkiye’de liberal ekonominin ağırlığını göstermesiyle birlikte aile yapısındaki farklılıklar dışında aynı zamanda tüketim eğilimleri ve tasarruf hareketleri de değişmiştir. Günümüz Türkiye’sinde ailelerin gelirlerinin büyük bir bölümü tüketim harcamalarına ayrılmakta olup, tasarruf çok sınırlı olmaktadır. Ortalama harcama eğiliminin %78.4 olduğu Türk ailesinin ortalama tasarruf eğilimi ise %21.52’lerde seyretmektedir. Kentlerde ve kırsal alanlarda tasarruf eğilimi farklılaşmakta, kentte %13.7 olan bu oran kırda artarak %32.8’e yükselmektedir. (Devlet İstatistik Enstitüsü Araştırması 1987)

     Hane halklarının tüketim göstergesi olarak kabul edilen gelirin harcandığı kalemlere bakıldığında, kır ve kentte en yüksek harcamanın yapıldığı dilimin gıda olduğu görülmektedir. Yiyecek bütün gelir gruplarında ilk sırayı alırken, bunu giyecek, konut gibi kalemler izlemektedir. Eğitim, sağlık, kültür gibi giderlere ayrılan payları çok düşüktür.(Devlet Planlama Teşkilatı 1992)

     Türk ailesinin genel profili sergilendikten sonra, gelecekten beklentilerinin en önemlisi sağlıklı yaşamdır. Bu konuda ilk sırayı çocuklarının geleceği almaktadır.

     Aile diğer toplumlarda olduğu gibi zaman içersinde değişikliğe uğramış, ancak etkinliğini ve önemini kaybetmemiş bir kurumdur.

 

Bu İçeriği Paylaşın
1 Yorum

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version