TROYA I

Buğra KURU 4.4k Görüntüleme
4 Dk Okuma

                İlk Tunç çağını anlattığımı yazımızda Anadolu’nun batısının homojen bir kültür yapısı oluşturmadığını söylemiştik. Anadolu’nun kuzeybatı kısmını ve Trakya’yı etkilemiş olan en önemli kültür bölgesi ise 1. Troya ( Truva ) kültürüdür. Güneyde İzmir Yarımadası ile sınırlandırılan bu kültür, Lemnos, Midilli ve Sakız gibi adalarda da yayılım göstermiştir. 


    Ancak bu kültür bölgesinin merkezi adından da anlaşılacağı üzere Çanakkale’de bulunan Troya idi. Daha önceki yazılarımızda Troya’nın öncülleri niteliğinde olan Kumtepe ve Beşik-Yassıtepe höyüğü ile Karaağaçtepe höyüklerini sizlere aktarmıştık. İşte arkeologlar tarafından 1. Troya olarak adlandırılan bu kültür, bu daha erken kültürlerin biraz daha gelişmesi ile oluşmuş, ancak ilerleyen yıllarda oldukça gelişmiş olan bir kültür.


                
3. Bin yıllarının başında, bu saydığımız daha eski yerleşim yerlerinin üzerine kurulan 1. Troya ya da Troya 1, İ.Ö. 2920 ila 2450 yılları arasında yaklaşık olarak 400 – 500 yıl devam etmiştir. Troya’nın bu katmanında yapılan kazı çalışmalarında, daha önceki hemen hemen bütün Anadolu Kültürleri yazılarımızda adı geçen “megaron” planlı bir bey sarayı ele geçmiştir.


Megaron Nedir?

    Daha önceki yazılarımızda hep “megaron öncüsü” olarak söz ettiğimiz ancak tam anlamıyla megaron diyemediğimiz yapılardan söz etmiştik. İşte bu döneme geldiğimizde artık tam anlamıyla megarondan söz edebiliyoruz. Megaron; genel anlamıyla dikdörtgen bir planlı bir yapıdır. Bir ön oda ile daha büyük ana odadan oluşan bu yapı planına ilerleyen dönemlerde simetri sağlanması açısından bir arka oda da eklenmiştir. İlerleyen dönemlerde yani arkaik, klasik ve hellenistik dönemlerde daha çok kutsal yapılarda kullanılan bu yapı planı, 1. Troya’da ise bey sarayının planında kullanılmıştır.

    Yaklaşık olarak 90 metre çapında bir kompleks olan bu sarayda birçok megaron planlı yapı görülmektedir.


Seramik Sanatı

    Bu dönemde Anadolu’nun bu tarafında henüz çömlekçi çarkı bilinmediğinden dolayı kap kacaklar el ile yapılırdı. Bu bahsi geçen kalede yapılan kazı çalışmalarında ele geçen kapların çok büyük bir bölümü siyahtan griye ve yeşile doğru değişiklik gösteren, iyi açkılanmış kaplardır. Bu kapların üzerinde herhangi bir bezeme görülmez ancak bazı seramik kapların kupları oyularak insan yüzü şekli verilmeye çalışılmıştır. Bu örnekler de oldukça ilginç ve dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra üç ayaklı kaplar Troya kültürünün karakteristik kap formlarından birisidir.


Ölü Gömme Geleneği

    Bundan önceki yazılarımızda Anadolu’da daha çok ev içerisine gömü geleneğinin olduğunu; insanların aile büyüklerinin yani ataların öldükten sonra da ev içerisinde kalmasının onların ruhlarının kötülükler karşısında aileleri koruyacağını düşündüğünü söylemiştik. Daha sonra bu gelenek kendini şehir içinde oluşturulan mezar alanlarına yapılan gömülere doğru kaymıştı. Ancak bu döneme geldiğimizde Troya 1 ile başlayan bu gelenekte artık bırakın ev içerisine değil şehir içerisine bile gömü yapılmamaya başlandığını görüyoruz. Troya 1’de yapılan kazı çalışmalarında şehir surları içerisinde sadece birkaç çocuk mezarına rastlanmıştır.

    Şehir dışındaki mezar alanlarında ise insanlar gene hoker pozisyonunda direkt olarak toprağa ya da bir küp içerisine yerleştirilerek gömülüyordu. Yanlarında ise diğer yaşamlarında kullanmaları için onlarla birlikte gömülmüş olan çok sayıda mezar hediyeleri bulunmaktadır.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version