Neolitik dönemin çanak çömleksiz olarak ifade edilen ilk yıllarından sonra, insanoğlu doğada hemen hemen tüm coğrafyalarda bulunabilen bir madde olan kilin rahatlıkla şekil alabildiğini keşfetmesi ile yeni bir döneme girilmiştir (İ.Ö. ~7000). Bu dönem de kendi içerisinde, Erken Neolitik Çağ ve Geç Neolitik Çağ olmak üzere ikiye ayrılır.
Kilin rahatlıkla şekil alabildiğinin keşfedilmesinin akabinde yüksek sıcaklığa sahip ocaklarda pişirildikten sonra da oldukça sağlam bir yapıya büründüğünün fark edilmesi, medeniyet anlamında oldukça büyük bir adım olurken, arkeologlar açısından da buluntuları değerlendirme konusunda büyük bir önem taşır. Buluntular arasında sayı olarak en büyük oranı kaplayan pişmiş topraktan yapılma çanak çömlekler insanların yaşayışı hakkında bilgi verdiği gibi bulunduğu alan veya bina hakkında da sosyal ve ekonomik bakımdan oldukça yararlı bilgiler verir.
Seramiğin Ortaya Çıkışının Arkeolojik Çalışmalara Olan Faydaları
Örneğin seramik kapların ham maddesi olan kilin bünyesinde barındırdığı bileşimler, pişirme yöntemleri gibi etkenler bu kapları üreten toplumların erişebildiği bilgi ve teknik düzeyi yansıtması açısından son derece önemlidir. Bunun yanı sıra yapılan kapların şekilleri ve üzerine kazınan motifler (ilerideki yıllarda figürler, sahneler) o toplumun beğeni ve sanat anlayışı hakkında da bize bilgiler verir. Bunun yanı sıra bu sanat anlayışının bulunduğu bölgeler göz önüne alınarak bu kültürün coğrafi sınırları da rahatlıkla çizilebilir. Ayrıca bu kültürün diğer kültürler ile olan alış verişi de bu sayede anlaşılabilir. Böylece bu topluluğun hangi topluluk ile ticaret yaptığı ve ilişkiler içinde bulunduğu rahatlıkla anlaşılacaktır.
Bunun yanı sıra toplumun refah düzeyini de göstermesi açısından seramik buluntu son derece büyük bir önem taşır. Seramik yapımının sadece ev ihtiyaçlarını gidermek amacıyla mı yapıldığı yoksa çanak çömlek üretiminin seri bir şekilde yapıldığı atölyelerin bulunup bulunmadığı gibi etkenler toplumun ekonomisi hakkında bilgi verir.
Ancak seramik buluntunun bize kazandırdığı en önemli bilgi hiç kuşkusuz o yerleşimdeki Stratigrafik dağılımı yani kültür katmanlarını belirlemesidir. Önceki yazılarımızda höyüklerin üst üste binen kültür katmanlarından oluştuğunu ve bu katmanlara da stratigrafi adının verildiğini söylemiştik. Bu katmanlar arasındaki geçişlerde seramik buluntular arasındaki fark incelendiği zaman, bu seramikleri üreten toplumun da geçirdiği kültür evreleri ve bilimsel birikimleri açık bir şekilde görülecek, kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi değişimler yorumlanabilecektir. Bunun yanı sıra kronolojik süreç de bu buluntular sayesinde rahatlıkla açığa çıkar.
Sonuç olarak yazının henüz bilinmediği bu dönemler hakkında böylesine çok bilgi edinmemizi sağlayan yegane buluntu gurubunu oluşturan seramik kaplar, yapıldığı dönemlere ışık tutulması açısından son derece önemli buluntulardır. Bu yüzden Çanak Çömlekli Neolitik Çağ’ın başlangıcından itibaren yaşayan topluluklar hakkındaki bilgiler aslında “karanlık”ta kalmayarak, günümüze kadar ulaşabilmişlerdir.