ARSLANTEPE

Buğra KURU 2.2k Görüntüleme
3 Dk Okuma

                Daha önceki bir yazımızda erken evrelerindeki akropolis yani tepe kentinde yer alan kompleks yapılarını açıkladığımız; Malatya sınırları içerisinde bulunan Arslantepe’nin 6A tabakasında yapılan kazı çalışmalarında daha önceki katmanlarda görülen yerel etkinin halen kendini koruduğu görülse de, güçlü güney etkileri de göze çarpmıştır.


Tapınaklar

    Bu tabakada şehrin kurulduğu teraslarının üzerinde çeşitli yerlerde bulunan komplekslerin ortasında, bir çeşit caddeyi andıran uzunluğu 35 metre kadar olan bir koridor bulunur. Bu koridorun iki tarafında ise iki tapınak kalıntıları bulunmuştur. Bu tapınaklar Anadolulu diğer çağdaşları gibi dikdörtgen bir yapıya sahipti. 12 x 6 metre plan ölçüsü bulunan bu dikdörtgen yapıların bir podyum üzerine yapılmış olan duvarlarına cella adı verilmektedir.

    Cellanın uzun kenarlarından birbirlerine dik yapılan duvarlar ile üç bölüme bölündüğü görülmüştür. Daha sonra bu planın antik Yunan’da da tapınak mimarisinde kullanıldığını göreceğiz. Tapınağa giriş cellanın ortasındaki küçük odadan sağlanırdı. Bu ufak odada sunaklar ve adak masaları ile kurbanların kanının döküldüğü adak tekneleri bulunmaktadır.


                
Depo olarak kullanılan diğer odalarda ise çok sayıda kilden yapılmış mühür bulunmuştur. Diğer bir odada ise tunçtan imal edilmiş 22 parçadan oluşan bir silah kümesi gün yüzüne çıkartılmıştır. Bu silahlardan bir tanesi ise özellikle dikkat çekicidir. Gümüş kakmalarla süslenmiş kılıç oldukça değerlidir. Bu odaların duvarlarında ise stilize bir şekilde işlenmiş olan insan yüzleri bulunmaktadır.


Seramik Sanatı

    Bu dönemde doğu toplumlarında gelişen çömlek çarkının burada oturan halk tarafından da öğrenilip kullanılmaya başlanmasıyla seramik sanatında da oldukça büyük gelişmeler olmuştur. Anadolu’nun batısında etkili olan renkli kaplar yerini tek renkli kaplara bırakmıştır. Bu dönemin karakteristik özellikleri ise; yüksek ayağı kafesli meyvelikler, astarlı bezemeli çömlekler, emzikli kulpsuz testiler ve oldukça kaba bir şekilde yapılmış büyük bir ihtimalle de ekmek pişirme amacı ile kullanılan devrik ağızlı çanakların yapılmaya başlanmış olmasıdır.

    Bu dönemde Mezopotamya ile Doğu Anadolu uygarlıkları arasındaki gerçek anlamda ticari örgütlenmenin son ayağını oluşturan Arslantepe’de inşa edilen bu yapılar, İ.Ö. 3000 yıllarına geldiğimizde kullanılmamaya başlanmıştır.

    Söz konusu höyükte 1932 yılından beri kimi zaman ara verilmiş olsa da kazı çalışmaları Fransızlar tarafından sürdürülmektedir.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version