Daha önceki bir yazımızda bahsettiğimiz gibi Hitit Dini, Hitit İmparatorluğunun sınırlarına kattığı her devlet ile biraz daha büyümüş ve dallanıp budaklanmıştı. Hitit mitolojisi de aynı şekilde, Hitit dini gibi, sınırlar genişledikçe genişlemiş; imparatorluğa yeni halklar katıldıkça mitolojiye de yeni yeni mitler katılmıştı.
Hitit mitolojisinde bilinen en eskilerinden birisi, Telipinu efsanesidir. Bu efsanenin bir eski bir de biraz daha yeni olmak üzere iki versiyonu bulunmaktadır. Diğerine göre daha eskiye tarihlenen efsanede, İlluyanka adı verilen bir ejdere mağlup olan Gök Tanrı ile, Hititlerin ele geçirdiği Hatti topraklarına ait bir tanrıça olan Inar’ın birlik olup bahsi geçen ejderi yenmesini konu alır. Bu efsaneye göre, Inar bir ölümlü ile iş birliği yapar. Daha sonra İlluyanka adı verilen ejder ile büyük bir eğlence düzenler ve onu sarhoş eder. Daha sonra bu ölümlü ejderi sıkı sıkı bağlar ve daha sonra da Hititlerin baş tanrısı gelerek ejderi öldürür.
Bu mitosun daha eski versiyonuna göre ise efsane biraz şekil değiştirir. Bahsi geçen ejder bir savaşta Hititlerin Gök Tanrısı ile karşılaşır ve onu mağlup eder. Mağlubiyetin bir sonucu olarak tanrı da yüreği ile gözlerini kaybeder. Bunun üzerine tanrı, büyük bir intikam planlar. Arm adı verilen bir insanın kızı ile evlenir ve bu eşinden olan oğlu ile, ejderin kızını evlendirir. Tanrının oğlu da bir süre sonra ejderin inine giderek babasının yüreğini ve gözlerini geri alır. Yüreği ve gözleri ile eski gücüne kısa sürede kavuşan Gök Tanrı, hemen ejderin inine gider. Ancak orada kendisini ejdere siper etmiş bir biçimde kendi oğlunu da bulur. Ancak intikam duygusu ağır basar ve tanrı hem oğlunu hem de ejderi öldürür.
Bu mitosun bir benzeri, Yunan mitolojisinde de görülmektedir. Bu mitosun Yunan versiyonunda Typhon adı verilen bir canavar, Yunan dininde baş tanrı olan gök tanrı Zeus’un kollarını ve bacaklarını alır. Aigipan adı verilen bir kadın, ejderin kızını oyalar ve tanrıların habercisi ayağı tez Hermes Zeus’un kol ve bacaklarını geri alır. Bunun yanı sıra bu mitosta geçen yer adlarının tamamı da Anadoluludur bu da bu mitosun Hitit kökenli olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Bununla birlikte Hititlerin Hurri dininden etkilendiği zaman aldığı bir diğer önemli mitos da Göğün Krallığı mitosudur. Bu mitosa göre, Kumarbi kendisinden önceki göğün tanrısı olan Anu’nun penisini kopartır ve spermalarını tam yutmak üzereyken tükürür. Çünkü Anu “Spermlerimi yuttuğuna sevinme, o seni üç korkunç tanrıya gebe bırakacak” demiştir. Ancak tükürdüğü zaman yere düşen spermlerden yer yüzü gebe kalır ve 3 korkunç tanrı doğar. Ancak bu mitosun anlatıldığı tabletin geri kalanı korunamamıştır. Yine de, bu mitosun Yunan versiyonundan anlayacağımız üzere bu efsanede tanrıların doğuşu konu edinilmişti.
Bu efsanenin Yunan versiyonunu ise, Yunan Mitolojisi konusuna geldiğimizde daha detaylı bir şekilde anlatacağız. Ancak temel olarak bu mitos, Kronos’un Uoranos’un penisini koparması ve arkasından denize düşen spermlerden Aphrodite doğuşu anlatılır. Daha sonra da bütün tanrıların soyunun oluşmasını sağlayacak olaylar silsilesi başlar.