Hitit mimarisinde en çok dikkat çeken öğelerden birisi savunma sistemleri, özellikle de surlardır. Hititler surlarını örerken, oldukça büyük ve tek parça taşlar kullanmışlardır. Arkeolojik terminolojisi de bu tarz duvarlar için kyklop ( yani dev ) taş tabiri kullanılmaktadır. Bununla birlikte Hitit Surları, salt olarak büyük bir savunma duvarından oluşmuyordu. Bu surlar, sur dışında kuşatmada olan orduya baskın düzenlemek üzere yapılmış olan merdivenler ve dışarıya açılan yer altı tünelleri ile donatılmıştı. Hititlerin başkenti Hattuşa’nın yani bugünkü Boğazköy’ün sur duvarları, kyklop mimarinin en güzel örneklerini yansıtır.
Bununla birlikte Hattuşa’da bulunan Büyükkale, Hitit yönetiminin en önemli binalarını barındırmaktaydı. Bu binalar arasında Hitit Devleti ve devletin yaşadığı devirdeki diğer devletler hakkında bilgiler edinmemizde büyük katkılar sağlayan tabletlerin bulunduğu devlet arşiv ve kabul salonları bulunuyordu. Bütün Hattuşa’ya ve çevresine hakim olan bu tepe, Yunanistan’daki akropolis mantığı ile birebir aynı şekilde inşa edilmişti.
Bununla birlikte Hattuşa kenti içerisinde, yedi adet çok büyük tapınak bulunuyordu. Bu büyük tapınakların yanı sıra sayısı 20’yi geçen daha küçük tanrılara adanmış tapınaklar da vardı. Bütün bu yapılar, kyklop duvarlar ile korunuyordu. Bu paralelde düşündüğümüz zaman Hattuşa’nın ne denli görkemli bir kent olduğunu anlayabiliriz.
Kent plancılığı ise, o dönemki diğer kentlerde bulunan kent planı ile aynıydı. Yarım dairelerden oluşan kent planı hem Hattuşa’da, hem Bergama’da hem de Troia’da görülmektedir. Bununla birlikte büyük tapınakların tamamında, mimarisinde simetri gözetilmemiştir, yani tapınaklar asimetriktir. Ayrıca tapınak mimarisinde olması gerekli gibi düşünülen sütunlar yerine dört köşe destekler kullanılıyordu. Tapınakların içerisinin aydınlık olmasına özellikle dikkat edilirdi. Zira Hititler açık hava tapınımı yapmaya alışkındılar ve tanrı ve tanrıçalarının kült heykellerini muhafaza eden tapınakların da aynı şekilde ışık almasına dikkat ettiler.
Hattuşa’daki tapınaklarda olduğu gibi, Hititlerin dinsel bütün yapılarında ve bazı sivil binalarda da asimetrik bir görünüş dikkat çekmektedir. Yunan Mimarisinin ana ilkelerinden birisi simetri iken, Hititlerin simetriyi hiçbir şekilde kullanmamaları oldukça ilginçtir. Yani bir binanın bir cephesi başka görünüşteyken, hemen zıttındaki cephe bambaşka bir görünüşe sahip olabiliyordu. Yunan mimarisine geometri hakim iken Hitit mimarisine ise doğa hakim idi. Hitit şehirlerinde görülen simetrik yapılar ise büyük bir ihtimalle Hurri yapılarıdır, zira Hurriler, mimari eserlerinde simetriyi gözetiyorlardı.
Bu asimetriklik kent plancılığında da kendini gösterir. Ancak kent plancılığı, çağdaşı diğer devletler ile benzerlik gösterir. Örneğin Atina Akropol’ü tamamen düzensizdir. Bununla birlikte Anadolu’da Bergama’da aynı şekilde düzensiz bir form gösterir.
Hitit mimarlığını önemli kılan bir diğer özellik ise, Türk mimarlığının da asimetrik öğelerden oluşuyor olmasıdır. Yani Türk mimarlığı, Hitit Mimarlığını örnek almış, yapılan külliyeler ve saraylar da Hitit Mimari özelliklerini göstermiştir.