TÜRKLERDE KADININ YERİ

Gündem Türkiye 13.8k Görüntüleme
3 Dk Okuma

     Türkler en eski çağlardan beri kadın ile erkeği eşit tutmuşlardır. Kadın cinsine yönelik saldırı ve tecavüzleri ölümle cezalandırmışlardır. Türklerin günlük hayatlarına ve sosyal kurallarına baktığımızda kadınların ev içinde çocuklara bakan, evin işleyişini düzenleyen konumlarının dışında, asker olarak da savaşlara katıldıklarını gözlemliyoruz. Bu nedenle Türklerde, askerlik bir meslek değildir. Her kadın ve erkek savaş zamanlarında bağlı bulunduğu beyin komutası altında savaşırlardı. Türklerdeki bu anlayışa “Ordu Millet” denmektedir. Bu bağlamda her Türk kadını ata binmeyi, ok atmayı çok iyi bilmektedir. 

      Türk kadınları ailede söz sahibidirler. Ana ve atalar Türklerde kutsal kabul edilmiştir. Türk kadınının yüksek konumunu, devlet yönetiminde de görmekteyiz. Türk kadını Katun ya da Hatun unvanıyla Kağanın yanında oturur. Her türlü siyasi yazışmaya, antlaşmaya kağanla birlikte imza atar. Hatta Kağan savaştayken ya da başkentten ayrıldığında katun, kağan vekili olarak ülkeyi yönetirdi. Hatunun anlaşmaları onaylamak dışında kurultay, toy, kengeş gibi Türk meclislerini yönetmek gibi görevleri de vardır. Eski Türklerde Han ve Katun gökle yerin çocukları kabul edilmiştir ve kendilerine kutsiyet atfedilmiştir. Eski Türk Destanlarına bakıldığında her zaman kadınlar, ışık kaynağı, çıkış noktası olarak görülmüştür. Dede Kokut hikayelerinde hep kadınlara seslenir. Yine Dede Korkut Hikayelerinde Türk Töresi'nde kadın dövmenin asla yerinin olmadığı vurgulanmıştır. Türk kaynakları dışındaki kaynaklarda da Türk kadınının yüksek karakteri ve iffeti övülmüştür.  Tüm dünyada kadınların tarih içindeki değerlerini karşılaştırdığımızda ortaya çıkan tablo gerçekten Türkler için bir gurur abidesidir. Çünkü Türkler 3. yüzyılda savaş kararını Kadınlarıyla birlikte alırken Anglo-saksonlar 11. yüzyılda kadınlarını satabilmekteydiler. İngiliz asilzadeleri istedikleri kadınla sorgusuz sualsiz yatabilmekteydi. Bir çok kavimde kadınlar ikinci sınıf insan muamelesi görmüştür. Ancak Türklerde durum tam tersidir. Türkler Altay Dağları'nın zirvesine “Kadınbaşı” adını vermişlerdir. Türkler için kutsal sayılan bir dağın zirvesine Kadınbaşı adının verilmesi oldukça manidardır. Türk kadını tarihin her aşamasında erkeğinin yanında olmuştur. Türk kadınındaki bu savaşçı ruh ve yüksek seciye kendini milli mücadele döneminde de göstermiş, Türk kadınları Çanakkale'de, Kafkasya'da erleriyle birlikte savaşmışlardır.

Hanım kelimesinin Kökeni

      Günümüzde en çok kullandığımız kelimelerden birisi “hanım” kelimesidir. Bu kelime, hayat arkadaşı anlamını taşır. Bu kelimenin ilk kez Mete Han tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz?

      Mete Han bir kurultay esnasında kendisine bir savaş kararı için oyu sorulmuş o da

      -Ben sizin hanınızım işte bu da benim “Han'ım” diyerek savaş kararını eşiyle birlikte almak istediğini belirtmiştir. O günden beri Türkler eşleri için Hanım kelimesini kullanmışlardır.

      Günümüzde kadına şiddet haberleriyle çalkanan ülkemizde maalesef kadınlara verdiğimiz değer toplum olarak anlaşılmamakta, cehaletin vermiş olduğu izansız hareketlerle kadınlarımız şiddete maruz kalmaktadır. Ancak “Kadına Şiddet” ne İslam'da ne de Türk Töresi'nde kesinlikle hoş karşılanmamıştır. Bu durumun  bir an önce düzeltilmesi için konuyla ilgili uygun yasaların çıkarılması “Türk toplumunda kadının yeri” ile ilgili toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version