46 yıllık hükümdarlığı döneminde gerek iç siyaset ve gerekse fetih politikalarıyla şekillenen dış siyaset ile devleti cihan imparatorluğu haline getirmiş büyük bir devlet adamıdır Kanuni. Başarısının ilk faktörü tahta rakipsiz geçmiş olmasıdır. Yavuz'un tek oğluydu ve şehzadeliğinde padişah olup olamayacağı sıkıntılarıyla uğraşmadığı gibi, başa geçtiğinde de kardeş katli veya isyan eden kardeşlerle mücadele etme gibi bir derdi olmadı. O batılıların kendisine verdiği muhteşem ünvanını neden fazlasıyla hak ediyordu. Bunun cevabını vermek için bu devri anlatan sıradan bir kitaba ya da ders kitaplarına göz atmak yeterli olacaktır. Öğretmenliğimde sadece bu başlığı en kısa iki ders saatinde ancak anlatabilirdim. Batı politikasının temelini, Macaristan’ı Hristiyan haçlı dünyasından ayırmak ve güçlü Alman İmparatorluğunu parçalamak oluşturur. Tarihimizde Belgrad’ın Fethi ve Mohaç Meydan Muharebesi en bilineni olmak üzere, Macaristan’ın Osmanlı topraklarına katılmasıyla sonuçlananı olsa da bizzat padişahın katıldığı ve süresinin en az bir yıl sürdüğü dokuz sefer-i hümayun vardır. Bunlar padişahın askeri dehasına örnek teşkil etmekle beraber en mühimi, reform hareketlerinin Almanya’yı kasıp kavurması hengamında bu hadiseyi Osmanlı lehine kullanmakta gösterdiği siyasi maharettir.
Evet Kanuni muhteşemdir. Kendisi gibi devletin her alanı da yerleştirdiği ekibi de muhteşemdir. Akdeniz’i Türk Gölü haline getiren Tunus’u, Cezayir’i ,Libya’yı sınırlarımıza katan Preveze Deniz Zaferini yıldız gibi tarihe nakşeden Barbaros Hayrettin, Turgut Paşa, Piyale Paşalar, Piri Reisler, Seydi Ali Reisler hep bu dönemin abideleşmiş şahsiyetleridir. Başbakanları yani vezir-i azamları da keza öyle; Piri Mehmed Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Süleyman Paşa. Bakil'er Fuzuli'ler, Koca Mimar Sinan'lar, Ebussud Efendi, Zembilli Ali Cemali Efendiler… her biri kendi sahasının ilmi şahikalarıdır ve bunları bulup yetiştiren, yükselmelerine fırsat veren tarihin bu zaman dilimini anlatmaktan bizi aciz bırakan da Kanuni'den başkası değildir.
Hasılı kelam; ömrünün 11 yılını at üzerinde sefer ve savaş meydanlarında geçiren ve canını yine son seferi olan Zigetvar’da teslim eden, bugün bazıları günümüz Türkiye yüzölçümünden büyük ülkeleri ilhak eden Arabistan çöllerinden Asya steplerine, Lehistan – Ukrayna sınırlarından Hindistan içlerine kadar egemenliğini kabul ettiren ve bunu yaparken de Müslüman Türk adaletinin timsalini yansıtan bu büyük şahsiyetin özel hayatını deşifre etmenin hadi ettiniz kurgudur deyip, reytingdir deyip kadın peşinde koşturan haremden çıkmaya hiç niyeti olmayan annesi ve kadınları arasında kalmış dizideki şahısla o da rol icabı olan isminin benzerliğinden başka nasıl bir alakası vardır. Varın ona siz karar verin.
Çok kötü bir durum, düşünüyorum da! Bizim bu geçmişimizle alıp veremedikleri nedir? Acaba çok güçlü bir geçmişimiz olduğu ve bu geçmişimizden korktukları için mi bize bu kadar saçma ve ideolojik bilgileri empoze etmeye çalışıyorlar? Enteresan doğrusu…
Kanuni'nin en önemli niteliği bence adilliği. Çok iyi bir devlet adamı, çok zeki, ileri görüşlü, cesur ve sanata son derece saygılı. Ama en önemlisi adaleti. Örnek alınması gereken Türklerden biridir bence.