Fatih Sultan Mehmet, zaman zaman alimleri ve sanatkarları yanına çağırır, onlarla sohbet ederdi. Bilime oldukça önem verirdi. Bunun en büyük kanıtlarından biri ünlü bilim adamı Ali Kuşçu'yu İstanbul'a çağırmasıdır.
GENTİLE BELLİNİ'NİN FATİH SULTAN MEHMET PORTRESİ
Fatih Sultan Mehmet, İtalyan ressam Gentile Bellini'ye resmini yaptırdı. Bellini'den öncelikli olarak saraydaki kişilerin resimlerini yapmasını istedi. Resimlerini beğenince de kendi resmini yapmasını istedi. Gentile Bellini'nin Fatih Sultan Mehmet portresinde tarih olarak 25 Kasım 1480 yazar. (NOT: Tablo şu anda Londra'daki Victoria and Albert Müzesi'ndedir.)
Gentile Bellini'nin Fatih Sultan Mehmet portresi
FATİH KANUNNAMESİ
Hukuk ve yönetim alanında yaptığı düzenlemeler de oldukça önemliydi. Bunlardan biri de İstanbul'un fethinin ardından yürürlüğe koyduğu ilk Osmanlı kanunnamesiydi. “Kanunname-i Ali Osman” adıyla bilinen bu kanunname geniş kapsamlıydı. Protokol kuralları, vergilendirme esasları, saltanat sistemi gibi birçok konuyu içinde barındırıyordu. Kanunname, “kardeş katli” meselesine de yer veriyordu: “ Ve her kimesne evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizam-ı Alem için katl eylemek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olalar.”
FATİH SULTAN MEHMET'İN ADALET ANLAYIŞI
Fatih Sultan Mehmet, adalete büyük önem verirdi. Bunu yansıtan güzel bir olay yaşanmıştı. Fatih Sultan Mehmet, belirlediği kriterler ölçüsünde cami yaptırmak ister ve bir mimarla anlaşır. Caminin yapımı tamamlandıktan sonra Fatih, bu caminin mimarisindeki bazı özelliklerin kendi söylediği ölçütlerde yapılmadığını görür ve mimarı cezalandırır. Mimar ise bunun üzerine Fatih'i mahkemeye verir. Davaya İstanbul'un ilk kadısı olan ve Fatih'in atadığı Hızır Çelebi bakıyordu. Hızır Çelebi, Fatih'i mahkemeye çağırır. Fatih de mahkemeye gelir ve kadının yakınında bir yere oturmak ister. Fakat kadı, buna izin vermez ve Fatih'in yerine geçmesini ister. Mahkeme sonucunda ise mimar haklı bulunur. Fatih'in mimara tazminat ödemesine karar verilir. Dava sonunda Fatih, Hızır Bey'e, “ Eğer padişahlığımdan korkup haksız bir karar verseydin billahi kılıcımla kelleni kesecektim.” der. Hızır Bey de buna karşılık şu cevabı verir: “ Hünkarım, siz de padişahlığınızdan gururlanıp mahkemenin kararını dinlemeseydiniz, billahi bu topuzla başınızı ezerdim.” Bu olay şüphesiz Fatih Sultan Mehmet'in adalet anlayışını apaçık ortaya koyuyordu.
ŞAİR BİR PADİŞAH
Fatih Sultan Mehmet, iyi bir komutan ve yönetici olduğu kadar iyi de bir şairdi. “Anvi” mahlasıyla yazdığı birçok şiiri vardı. Bu şiirlerinden bir tanesi şuydu:
Sakiya mey sun ki bir gün lalezar elden gider
Erişir fasl-ı hazan bağ-u bahar elden gider.
Her nice Zühd-ü salaha mail olur hatırım
Gördüğümce ol nigarı ihtiyar elden gider.
Şöyle hak oldum ki, ah etmeye havf eyler gönül
Lacerem bad-ı saba ile gubar elden gider.
Gırre olma dilbera hüsnü cemale kıl vefa
Baki kalmaz kimseye nakşünigar elden gider.
Yar içün ağyar ile merdane ceng etsem gerek
İt gibi murdar rakib ölmezse yar elden gider.
Fatih Sultan Mehmet, bir sefere çıkacağı sırada rahatsızlandı ve 3 Mayıs 1481'de vefat etti.