Çocukların sokakta ve hayatla iç içe geçtiği çocukluk dönemlerimizde; kızlar fıtratlarının gereği anne veya çocuk olmak gibi evcilik oyunlarıyla oynarken, erkek çocukları ellerinde tahtadan ya da pazardan alınmış plastik kılıçlarla kendilerini tarihi bir kahraman yerine koydukları oyunlarla oynarlardı. Televizyonun hayatımıza yeni girdiği dönemlerdi. Yeşilçamın kahramanlık üzerine kurgulanmış filmlerinin öncüsü olan Cüneyt Arkın’ın bu tarzda çektiği onlarca film de televizyon aracılığıyla daha çok kesime ulaşmış bulunuyordu. Kahramanlık ve cesaretin özellikle erkeğe çok yakıştığı kabul edilen o dönemlerde her çocuk adeta bir “ Malçokoğlu Cüneyit “ kesiliyordu.
Yıllar sonra bir dizide yine aynı isimle yakışıklı bir oyuncu “ Malkoçoğlu Bali Bey ” ünvanıyla arz-ı endam etti . Ama bir de ne görelim senaryo biraz karışmış bu Osmanlı akıncısı, Bizans’ın kara şövalyeleriyle karıştırılmış, bir rol çatışması yaşatılmıştı. Savaşta akınlarda geçen gençliğinin yorgunluğunu batakhanelerde ve kadın kız peşinde koşturan bir Bizans şövalyesi. Pardon Osmanlı akıncısı. Gerçeğin böylesine tersyüz edilmesine ve hayatını gaza ve cihad yolunda feda etmiş gaziler gazisi bir şahsiyetin böyle lanse edilmesine en yumuşak ifadeyle pes demekten kendimi alamıyoruz.
Rumeli’nin fethedilmesine büyük emekleri geçen akıncı beylerinin yetiştiği Malkoçoğlu ailesinin silsilesinden gelen Yahyapaşazade Bali Bey Kanuni’ nin yaşıtıydı. 2. Bayezid’in torunu Yavuz’un yeğeni idi. Kanuni’nin halaoğlu ve Bali Bey teyzesinin kızı “Hanım Sultan Beğim” ile evli olduğundan diğer halasının da damadı idi.
Rumeli fethinin kilit noktalarında serdengeçtiliği dillere destan olan bu yiğit önce Semendire ve Belgrad Sancakbeyi yani valisi oldu. Mohaç’ta üstün başarılar gösterdi 1541’de ise Macaristan’ın Osmanlı idaresine girdiğini gösteren eyalet ismiyle “Budin Beylerbeyi oldu. Bugünün tabiriyle eyalet valisidir fakat orgeneral rütbesine karşılık gelen askeri bir yetkiyle beraber. Osmanlı – Lehistan seferiyle Varşova içlerine kadar girip devletin hakimiyetini temsil ve hazinelerine hazineler katması ise diğer bir başarısıdır.
Budin elimizden çıkana kadar bugünkü Budapeşte’nin en büyük meydanı Gazi Bali Paşa Meydanı ismiyle anılırdı. Başarıların karşılığında oluşan servetini fisebilllah hayır hasenata harcayan bu değerli şahsiyetin Balkanlar’ın imarında da büyük katkısı olmuştur.
Padişaha bu kadar yakın yani kuzeni ve devlete bunca emeğine rağmen vezir payeliğine bile geç ulaşmıştı ki devletin 16. asırda neden böyle ihtişama sahip olduğunun bir başka göstergesidir. Adam kayırmaca, akraba torpili, ordu içindeki koca yiğitlerin önüne geçmeme, vakti saati gelince hiyerarşiye uygun biçimde yükselme düsturlarına titizlikle riayet edilmiştir.
Yedi ceddi Malkoçoğlu adıyla gazadan cihada at koşturmuş bu büyük gazi 1548’de 53 yaşında vefat etmiştir. Türbesi Bursa Yenişehir Balibey Camii avlusundadır.