DİVAN-I HÜMAYUN

Mert Can DEMİR 9.8k Görüntüleme
4 Dk Okuma

   Divan-ı Hümayun, Osmanlı Devleti'nde “mühim meseleler“in görüşüldüğü ve karara bağlandığı bir kurumdu. Burada; siyasi, idari, örfi, şer'i, mali ve askeri konulardaki şikayetler dinlenir, davalar incelenirdi. Bu şikayetler ve davalar üzerine “belirli bir usul” çerçevesinde istişarede bulunulur ve nihai karar verilirdi. Divan, hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm halka açıktı. Herkes şikayetini buraya taşıyabilir ve divan üyelerince görüşülmesini sağlayabilirdi. Divanı, -belirli farklar olmakla beraber- günümüzdeki “Bakanlar Kurulu”na benzetebiliriz.


ORHAN GAZİ DÖNEMİYLE BAŞLAYAN DİVAN TOPLANTILARI

   Osmanlı Devleti'ne bu kurumu getiren hükümdar ise Orhan Gazi idi. Tarihi belgeler çerçevesinde, Orhan Gazi'den önceki Osman Gazi döneminde bu kurumun varlığına ilişkin net bir fikir ortaya koyabilmek mümkün gözükmemekte. Çünkü, dönem hakkında pek fazla bir belgeye sahip değiliz.


FATİH DÖNEMİYLE BİRLİKTE DİVANIN DEĞİŞEN YAPISI

   Divan, Türkiye Selçuklu Devleti'nin devlet teşkilatında görülen bir kurumdu. Osmanlı Devleti de büyük ölçüde Selçuklulardan esinlenmişti. İkinci Murat, divanın yapısında bazı değişiklikler yaptı. Ancak divanda asıl kurumsallaşmayı sağlayacak olan hükümdar Fatih Sultan Mehmet idi. Fatih Sultan Mehmet, divanın yapısı ve işleyişiyle ilgili olarak büyük değişiklikler yaptı ve divana asıl karakterini kazandırdı. Bu değişikliklerden en önemlisi padişahların divan toplantılarına katılmamasıydı. Fatih dönemiyle birlikte padişahlar divan toplantılarını kafes arkasından takip etmişlerdir. Bunun en büyük nedenlerinden biri, divan üyelerinin düşüncelerini daha rahat bir şekilde ifade etmesiydi. Padişahın yokluğunda divana sadrazam başkanlık etmeye başladı. Bu sebeple sadrazamlık makamı önem kazandı ve siyasal bakımdan gücünü arttırdı.

   Fatih dönemine kadar divan toplantıları her gün yapılırdı. Fakat, Fatih dönemiyle birlikte divan haftanın dört günü toplanmaya başladı: Pazar, Pazartesi, Salı, Cumartesi. Arz günleri ise Pazar ve Salı günleri olarak belirlendi.


MÜHİMME DEFTERİ

   Divanda görüşülen konular arz odasında sadrazam aracılığıyla padişaha arz edilirdi. Buradan çıkan hüküm “mühimme defteri”ne kaydedilirdi.

   Divan toplantıları, sabah namazının hemen ardından başlardı. Divan üyeleri, Ayasofya Camii'nde namazlarını kıldıktan sonra bir törenle rütbelerine göre divan toplantılarına katılırdı.


İKİNDİ DİVANI

   Bazen divanda görüşülen meseleler uzun sürerdi. Bu gibi durumlarda görüşmelere sadrazamın kendi konağındaki “İkindi Divanı”nda devam edilirdi. Burada padişahın bilgilendirilmesine gerek olmayan önemsiz davalar ve şikayetler de karara bağlanırdı.


GALEBE DİVANI

   Kapıkulu askerlerine ulufe dağıtımı ve dış ülkelerden gelen elçilerin kabulü vesilesiyle toplanan divana “Galebe Divanı” denilirdi.


AYAK DİVANI

   Padişahlar sık sık halkla ve askerlerle bizzat iletişim kurardı. Buna “Ayak Divanı” denilirdi. Padişah hiçbir aracı olmadan -bizzat- halkın ve askerlerin sıkıntılarını, şikayetlerini dinler; çözüm yolu bulurdu. Ayak Divanı'nın zaman zaman saray dışında da toplandığı görülürdü; özellikle de sefer zamanlarında. Sebep, hızlı bir şekilde karar almak ve uygulamaktı.


KUBBEALTI BİNASI

   Divan toplantıları, Topkapı Sarayı'nda Kubbealtı denilen yerde yapılırdı. Kubbealtı binası, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle Mimarbaşı Alaüddin tarafından yapıldı. 


Divan toplantılarının yapıldığı Kubbealtı'ndan bir görüntü


   18.yüzyılın sonlarına doğru Bab-ı Ali'nin öne çıkmasıyla divan geri planda kaldı ve etkisi azaldı. Sadece gelen elçileri kabul etmek ve kapıkulu askerlerine ulufe dağıtma işlevini yerine getiriyordu.

   19.yüzyılda İkinci Mahmut'un yaptığı yeniliklerden Divan-ı Hümayun da nasibini aldı ve kaldırıldı. Yerine ise nazırlıklar -diğer bir ifadeyle bakanlıklar- kuruldu.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version