SADRAZAM (VEZİR-İ AZAM)
Yönetimde padişahtan sonra gelen en yetkili kişiydi. Yani padişahın vekili konumundaydı. Görev ve yetkileri bakımından günümüz sistemindeki başbakanlara benzetebiliriz. Sadrazamlar, “Vezir-i Azam” ve “Sahib-i Devlet” adıyla da anılırdı. Ağırlıklı olarak Türk asıllı ve ilmiye sınıfından kişiler bu göreve getirildi. Fatih dönemiyle birlikteyse bazı devşirmeler de bu makama gelmişlerdi. Sadrazamlar, “Serdar-ı Ekrem” unvanıyla padişahın yokluğunda orduya komuta ederdi.
Bazı Osmanlı sadrazamlarının isimleri şunlardı: Çandarlı Ali Paşa, Koca Mustafa Paşa, Pargalı İbrahim Paşa, Sokollu Mehmed Paşa, Lala Kara Mustafa Paşa, Koca Sinan Paşa, Damat İbrahim Paşa, Tarhuncu Sarı Ahmed Paşa, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa…
VEZİRLER
Osmanlı Devleti'nde vezirlik makamı Orhan Gazi tarafından oluşturuldu. İlk vezir de Alaaddin Paşa idi. Önceleri tek bir vezir bulunuyorken daha sonra devletin sınırlarının genişlemesi üzerine bu sayı artmaya başladı.
Sayıları değişmekle beraber hiyerarşik düzende sadrazamdan sonra gelirlerdi. Askeri ve siyasi konularda görevliydiler. Padişah ve sadrazama belli konularda danışmanlık ederlerdi. Atamaları, padişah ve sadrazam tarafından yapılıyordu. Vezirleri, günümüzdeki bakanlara benzetebiliriz.
Vezirlerin en önemli gelir kaynakları kendilerine tahsis edilen haslardı. Bunun dışında savaş ganimetlerinden de vezirlere pay verilirdi.
KAZASKERLER
Kazaskerler, ilmiye sınıfından olup başlıca görevi şer'i davalara bakmaktı. Bunun yanında din görevlilerinin, kadıların ve müderrislerin atamalarını yaparlardı. Kadıların vermiş olduğu kararlara yapılan itirazları değerlendirirlerdi. Ayrıca kazaskerler avarız vergilerinin toplanmasında da görev alırlardı. Kazaskerlerin altı kişilik bir yardımcı ekibi vardı: Tatbikçi, mektupçu, ruznameci, kethüda, tezkireci, matlabçı.
Fatih Sultan Mehmet tarafından sayıları ikiye çıkartıldı: Anadolu Kazaskeri, Rumeli Kazaskeri. İlk Rumeli kazaskeri Muslihiddin-i Kastalani, ilk Anadolu kazaskeri ise Hacı Hasanzade oldu.
DEFTERDARLAR
Mali işleri yürüten kişilerdi. Osmanlı Devleti'nde defterdarlar üç taneydi: Başdefterdar(Rumeli Defterdarı), Anadolu Defterdarı ve Şıkk-ı Sani. Görev ve yetkileri çerçevesinde günümüzdeki Maliye Bakanı'na benzetebiliriz.
NİŞANCI
Padişah adına çıkan fermanlara ve beratlara tuğra çekerdi. (NOT: Tuğra, padişahın imzası demektir.) Nişancı'nın bunun dışında birçok görevi vardı: Uluslararası anlaşmaları ve yazışmaları incelemek, fetih sonucu ülkeye katılan toprakları tapu defterlerine kaydetmek. Nişancılar kanunlara çok iyi hakimdiler. Bu sebeple divan toplantılarında zaman zaman kanunlarla ilgili açıklamalarda bulunurlardı.
REİSÜ'L KÜTTAB
Nişancıya bağlı olan Reis-ülküttap, dış ilişkileri yürütüyordu. Reisü'l Küttab'lık İstanbul'un fethinin ardından kuruldu. Günümüzde Dışişleri Bakanı'na benzetebiliriz. 1836 yılında ismen değişiklik yapılarak Hariciye Nazırlığı'na dönüştü.
ŞEYHÜLİSLAM
Divanda alınan kararların dini ölçütler kıstasında uygunluğunu inceler ve fetva verirdi. Kanuni Sultan Süleyman tarafından divan toplantılarına katılmaları sağlandı. Sadrazam tarafından atanan şeyhülislamlar, Kanuni dönemiyle birlikte padişahlar tarafından atanmaya başlandı. Şeyhülislamların 19. yüzyılda etkisi oldukça artmış ve hiyerarşik düzende sadrazamdan sonra gelmişlerdi. Fatih Kanunnamesi'ne göre İlmiye sınıfının başıdır.
YENİÇERİ AĞASI
Yeniçeri Ordusu'nun komutanıydı. Ordu komutanlığının yanı sıra, başkent İstanbul'un güvenliğinin sağlanması ve esnafın denetlenmesi gibi görevleri de vardı.
Okuyunca hepsinin adını ve görevini biliyorum gibi geliyor ama başka bir zamanda sorulunca hepsi birbirine giriyor. Ah Osmanlı ne vardı sadece Türkçe kullansaydın.