ARAPLAR OSMANLIYA İHANET ETTİ Mİ? – 2 (LAWRENCE VE NUREDDİN PAŞA)

Mert Can DEMİR 4.8k Görüntüleme
4 Dk Okuma

   İttihatçıların atamasıyla Mekke Emiri olan Şerif Hüseyin, bölgeye gittikten sonra İngilizlerle bazı görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde İngilizler de, Şerif Hüseyin de niyetini açık olarak belirtti. İngilizler, Şerif Hüseyin'den Osmanlı Devleti'ne karşı isyan başlatmasını istiyordu. Şerif Hüseyin de bunun karşılığında büyük bir Arap Krallığı istiyordu.

   İngilizler, savaş öncesinde gerek Şerif Hüseyin nezdinde, gerekse de farklı kanallardan girişimlere başlamıştı. Bölgede oldukça etkili istihbarat çalışmaları yaptılar. İngilizlerin Arap coğrafyasındaki istihbarat çalışmaları denildiğinde, akla filmlere bile konu olan Lawrence ismi gelir. Lawrence'ın üzerinde durmakta yarar var. Çünkü, (İngilizler abartı yorumlar katarak anlatsa da) bölgede birtakım çalışmalarda “önemli” rol oynamıştı.

LAWRENCE KİMDİR?

   Lawrence, 1888 yılı Galler doğumlu bir askerdir. Aslında kariyerine asker olarak değil arkeolog olarak başlamıştı. Oxford Ünivesitesi'nde arkeoloji eğitimi aldığı sırada İngiliz istihbaratına katıldı. Tez çalışmalarından dolayı birçok Arap ülkesine gitti. Uzun bir süre bölgede kaldı. Bu sırada Arap kültürünü ve Arapça'yı da öğrendi. Öyle ki, Arapça'nın çeşitli aksanlarını çok iyi bir şekilde konuşabiliyordu.

   İngilizler, Arap coğrafyasına, bölge hakkında bilgili olan Lawrence'ı gönderdiler. Görevi, bölgedeki Arap milli faaliyetlerini gözlemlemek ve raporlamaktı. Lawrence, savaş öncesinde bölgedeki tüm hazırlıkları yaptı.

   Suriye'de bulunan Cemal Paşa, yaşanan gelişmelerden şüpheleniyordu. Hemen Fahreddin Paşa'yı Medine'ye gönderdi. (NOT: Cemal Paşa'nın birliklerinde Arap asker sayısı oldukça fazlaydı.) Fahreddin Paşa, Şerif Hüseyin ve oğullarıyla görüşmek istedi, ancak görüşemedi. Gözlemleri doğrultusunda Cemal Paşa'nın kuşkularında haklı olduğunu gördü.

FAHREDDİN PAŞA VE MEDİNE MÜDAFAASI

   Şerif Hüseyin'in öncülük ettiği isyan 1916 yılında başladı. Bir süre önce bölgeye gelen ve oradaki birliğin başında bulunan Fahreddin Paşa, hemen birliğini hazırladı. Herhangi bir çatışma halinde Kabe'nin zarar görmesini engellemek için karargahını şehir dışına kurdu. Ayrıca, isyancıların Medine'yi ele geçirmesi ihtimaline karşı kutsal emanetleri büyük bir gizlilik içinde İstanbul'a gönderdi.

   Fahreddin Paşa, burada büyük bir mücadele verdi. Bu mücadele tarihe “Medine Müdafaası” olarak geçti. Fahreddin Paşa da “Medine Müdafacısı” olarak tanınmaya başladı. Lawrence ise ona “Çöl Kaplanı” diyordu. Fahreddin Paşa'nın tarihe geçen bu mücadelesinde, bölgedeki bazı Arap kabileleri de onu yalnız bırakmadı ve her daim destek verdi. Bu da Arapların topyekün yargılanamayacağını gösteren bir delildir.

   İngilizler, Mondros Mütarekesi'nin ardından Fahreddin Paşa'nın bölgeden çekilmesini istediler. Fahreddin Paşa, bu isteğe çok direndiyse de sonunda silahını bırakmak zorunda kaldı. Fahreddin Paşa'yı en çok üzen durumsa Kutsal Toprakların (dolaylı da olsa) İngiliz işgaline girmesiydi.

ARAPLAR BİRÇOK CEPHEDE OSMANLI'NIN YANINDA

   Birinci Dünya Savaşı sırasında Hicaz'da bunlar yaşanırken, Çanakkale'de tarihin asla unutmayacağı bir mücadele yaşanmıştı. Bu cephede, çok sayıda Arap da Osmanlı ordusunda yer aldı ve birçoğu şehit oldu. Savaşın bir başka cephesi olan Kanal Cephesi'nde de, İngilizlere karşı Osmanlı kuvvetleriyle beraber savaşan birçok bedevi Arap kabilesi vardı. Yine Kafkaslarda ve Balkanlarda da Osmanlı için çarpışan Arap askerlerini görmek mümkündü. Arapların önemli bir bölümünün Osmanlı'nın yanında yer aldığına dair başka bir örnek de Yemen'dir.

   Yemen, Birinci Dünya Savaşı boyunca Osmanlı'nın yanında yer aldı. Savaş sonrasında da Osmanlı'nın ardından kurulan Türkiye'den kopmak istemediler. 1926 yılına kadar bölgeyi Mahmut Nedim yönetti. 2O tane milletvekili seçip TBMM'ye göndermek istediler, ancak İngilizler engel oldu.

   Kutsal Toprakları müdafaa eden Osmanlı kuvvetlerine karşı İngilizlerle birlikte savaşan Şerif Hüseyin ise savaştan sonra (1918 yılında) İngilizler tarafından Hicaz Kralı yapıldı. Ayrıca, Şerif Hüseyin'in oğlu Abdullah Ürdün Kralı, diğer oğlu Faysal da Irak Kralı yapıldı.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version