Kızılçullu, günümüzde İzmir’e bağlı Şirinyer olarak bildiğimiz semtin eski adıdır. Kızılçullu’ da bir Köy Enstitüsü’nün açılmasının tarihi ise 1937’ye dayanmaktadır. Bu tarihte, köylerde okuryazar oranının artırma çalışmalarının başlaması ile Kızılçullu’da bir eğitmen kursu açılmıştır. Ancak daha kalıcı çözümler üretmek adına bu eğitmen kursları, köy öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.
Köy öğretmen okullarının bir sonraki aşaması ise 1940’ta açılan Köy Enstitüleri olmuştur. 3803 sayılı kanunla birçok enstitü kurulmuş ve hazırda kurulu olan köy öğretmen okulları enstitüye çevrilmiştir. Kızılçullu Köy Öğretmen Okulu da bu yolla enstitü niteliği kazanmıştır.
Eğitim öğretimin yapılacağı yer olarak, günümüzde NATO sınırları içerisinde kalan eski Amerikan Koleji binaları seçilmiştir. Amerikalılar 1934’ de bu binaları terk etmişlerdi. Hükümette bu binaları satın alarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın emrine verdi. Böylece Kızılçullu, eğitime bu hazır binalarda başladı.
Eğitimin temel amacı; köyleri aydınlatmak, köyde eğitim sorunlarını çözmek, köylerde görev yapabilecek nitelikli öğretmen yetiştirmek, modern tarım teknikleri yanı sıra müzik resim gibi sanat dallarında köylüleri yetiştirebilmekti.
Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün kurucu müdürü Mehmet Emin Soysal olmuştur. Çalışkan ancak diktatör bir kişilik olduğundan 1942’de görevinden alınmıştır. Daha sonraki okul müdürleri ise Şevket Topuz ve Hamdi Akman olmuştur.
Kızılçullu ve daha birçok enstitü 2. Dünya Savaşı yıllarında açılmıştı. Bu bir şansızlıktı. 1946’ ya gelindiğinde ise enstitülerden hoşnut olmayan gruplar güçlenmeye başlamıştı. İlk Öğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un kucağında doğan ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in katkılarıyla gelişen enstitüler, artık kapatılmak isteniyordu. Bunun için az önce saydığımız iki büyük eğitim insanı önce görevden alındı, daha sonra enstitüler toplu olarak solculuk faaliyeti sebebiyle Demokrat Parti döneminde kapatıldı.
Türkiye’de aydınlanma hareketinin önünü kesen üç şeyi soracak olsalar, hiç düşünmeden bir tanesine; Köy Enstitüleri’nin kapatılmasını söyleyebilirim. Dünya eğitim literatürüne Türk buluşu olarak geçen bu eşsiz kurumları, günümüzde incelediğimizde ne kadar değerli olduklarını anlayabilmekteyiz.