Türklerde ülke toprakları hanedanın ortak malı sayılırdı. Hanedanın erkek üyeleri ülke topraklarında hak iddia edebilir ve taht kavgasına girişebilirdi. Bu durum Türk devletlerinin çabuk yıkılmasına neden olmuştur. Türklerin, atalarına ve onların mezarlarına karşı büyük saygısı vardı bu konuda Attila’nın şu sözü ünlüdür. “Eğer sizler bizimle savaşmak istiyorsanız atalarımızın mezarlarına saldırınız.” At, geyik, bozkurt, kartal, yaşlı ağaçlar, yer ve gök Türkler için kutsal sayılırdı.
Şamanizm kültüne de derinden bağlı olan Türkler, Şaman ayinleri yaparlar ve mistik güçleri olduğuna inandıkları şaman veya kam denilen kişilere saygı duyarlardı. Türklerde baba ocağı, evin en küçük oğluna kalırdı. Kurultay, toy, kengeş gibi toplantılarda eğlenirler, devletle ilgili önemli kararlar alırlardı. Türk hakanının yanında mutlaka hanımı bulunurdu. Bu da Türklerin kadına verdiği önemin bir göstergesidir. Eski Türkler, ateş kenarında kızlı erkekli sohbet etmeyi severlerdi. Kadınlar oldukça çalışkan olup her biri ata binmeyi ve savaşmayı bilirlerdi. Dolayısıyla, Türklerin bu duruma atfen “Ordu – Millet” kavramı kullanılmıştır. Türkler Göktanrıya kızdıklarında havaya ok atarlardı. Aynı şeyi sevindikleri zaman da yaparlardı. Günümüzde düğünlerde havaya silah sıkmanın sosyolojik temelleri, eski Türklere kadar indirilebilir. Düğünlerde saçı saçmak da eski Türklerden günümüze gelen bir adettir. Ayrıca misafirlik adabı, başköşenin misafire ayrılması, misafirin en iyi şekilde yedirilip, içirilip ağırlanması bir Türk geleneği idi. Eski Türklerde çocuklara bir kahramanlık gösterene kadar isim konmazdı. Türkler, yabancılar tarafından aza kanaat etmeyi bilen, cesur, iyi savaşan, sadık, teşkilatçı, misafirperver insanlar olarak tanımlanmışlardır. Binlerce yıl boyunca, Türk olsun olmasın Asya’daki birçok devletin ordularını Türkler yönetmiştir. Türker’in en kötü yanı ise yazı yazmayı sevmeyen bir millet olmalarıdır. Yazı yazmak, bina yapmak yerine özgürce dolaşmayı ve savaşmayı seçmişlerdir.