AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ (ABD) NİN KURULMASI

Gündem Türkiye 12.4k Görüntüleme
4 Dk Okuma

     

Bu makalemizde ABD’nin kuruluş safhalarından bahsetmek istiyoruz. Amerika’nın Keşfi 1492’de yapıldı. Ancak burayı keşfeden Kristof Kolomb, bu bölgeyi Hindistan zannetti. Amerika’nın yeni bir kıta olduğunu ise Ameriko Vespuçi anladı. Dolayısıyla bu kıtaya Amerika adı verildi. Amerika’nın keşfinden sonra Avrupa ülkeleri ( Başta İngilizler olmak üzere İspanyollar, Portekizliler ve Fransızlar) Amerika’ya yerleşmeye başladılar. Özellikle bölgedeki yerli medeniyetleri ve onlardan geriye kalanları yok ettiler. Bu noktada Aztek Maya medeniyetleri ve önceki medeniyetlerin geriye kalan bakiyeleri büyük bir vahşetle katledildiler. Son yerli krallar da öldürüldü ve adı geçen büyük medeniyetler tarihe gömüldü. Başka bir vahşette daha ileriki yıllarda Kızılderililer üzerinde yapıldı. Amerika Birleşik Devletleri kanla yazılmış bir tarih üzerine kuruldu.  Amerika’nın Keşfinden sonra Avrupa’dan birçok insan yeni kıtaya göç ettiler bu nedenle Avrupa’da nüfus azaldı. Avrupa’daki hırsızlar, maceracılar ve gemiciler yeni kıtada, yeni bir hayata başladılar. Yerlilerin toprakları gasp edildi yerleşim yerleri kuruldu, Kasabalar, tren yolları ile birbirine bağlandı. Bu yeni oluşumlara koloni adı veriliyordu. Özellikle İngiltere, Kuzey Amerika’da birçok koloni kurmuştu.


13 Koloni Ve Bağımsızlık Mücadelesi

     

Kolonilerin sayısı 18. yüzyılda 13’e yükseldi.  Koloniler İngiltere’nin sömürgesi konuma geçtiler. Koloniler İngiliz sistemiyle donanmıştı. İngilizler, ABD’deki Kolonileri endüstriyel anlamda destekliyorlardı. Ancak karşılığında yüksek vergilerle ürünler satıp, sömürge olarak kullanıyorlardı. Koloniler, tamamen İngiliz yasama yöntemlerini kullanıyorlardı çift meclisli yönetim biçimini benimsemişlerdi. Ayrıca, hukuk kuralları da İngiliz hukuk sistemine uygundu. Tüm bunlara rağmen koloniler kendi milli bilinçlerine ulaştılar milli bir kimlik geliştirdiler. Koloniler, İngilizlerin kendilerinden ağır vergiler almasından rahatsızdılar. Bu rahatsızlık, 1756 – 1763 yılları arasında yapılan 7 Yıl Savaşları’nda ekonomisi iyice kötüye giden İngiltere’nin, 13 Koloniye koyduğu vergileri artırmasıyla iyice arttı. Nihayetinde, İngilizlerin kolonilere yolladıkları Tütün balyaları yakılarak ağır vergiler protesto edildi ve İngilizlere artık vergi vermeyeceklerini açıkladılar. Bunun yasal dayanağı olarak da 1215’de ilan edilen Manga Charta’yı gösterdiler. Bu yasaya göre “Meclis kararı olmadan halktan vergi alınamazdı”  13 koloni birleşmeye ve ortak bir bildiri yayınlamaya karar verdiler.

Filedelfiya Kongreleri  1774 -1776

     Filedelfiya’da yapılan 1. kongrede 13 koloni birleşerek, İngiltere’ye savaş ilan ettiler. Ardından 2 yıl sonra 1776’da ikinci Filedelfiya Kongresi yapıldı. Bu kongrede Thomas Jefferson’un önemli katkılarıyla Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yayınlandı. Bu bildiriye göre “Tüm insanlar doğuştan eşit haklarla doğmuşlardır. Bu haklar geri alınamaz, devredilemez ve insanların mutluluğu arama hakları vardır. Bahsedilen tüm bu haklar insanları yöneten hükümetlerin görevidir. Bu bildiri insan hakları ile ilgili önemli bir kilometre taşı oldu. Bundan sonra demokrasi hareketleri hızlandı. Özgürlük, demokrasi, eşitlik gibi kavramlar tüm dünyaya yayıldı. Birkaç yıl sonra 1789’da Fransız İhtilali yapılacak ve bu kavramlara yenileri de eklenerek tüm dünyaya yayılacaktı. Kolonilerle, İngiltere arasında yapılan savaş tam 8 yıl sürdü. Bu savaşta, kolonilere en büyük yardımı Fransızlar yaptı. Çünkü Fransa, İngiltere’nin hem düşmanı hem de en büyük ticari rakibi idi. 8 yılın sonunda George Washington’ın liderliğindeki Amerikan kuvvetleri, İngilizleri yenilgiye uğrattılar. 1783 yılında yapılan Versay Antlaşması ile İngilizler Amerika’nın bağımsızlığını tanıdılar. Artık bağımsız bir Amerika, dünya siyasetinde söz sahibi olacaktı. 1787 Yılında Kurucu meclis bir anayasa hazırladı. 1789 yılında Amerika’nın Bağımsız olduğunu tüm dünyaya ilan etti.

     Amerika uzun süren iç savaşlardan ve İngiltere’nin baskılarından sonra özellikle 19. yüzyılın sonlarından itibaren gücünü artırmaya başladı. 20. yüzyılın başlarında ekonomik anlamda Amerika, Avrupa ile boy ölçüşür hale gelmişti. 2. Dünya Savaşı’na aktif olarak Katılan ABD, Japonya’ya atom bombası atarak saf dışı bıraktı. Normandiya Çıkarması ile Almanlara karşı savaştı. Amerika, II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş döneminde de gücünü artırmaya devam etti ve dünyanın süper gücü haline geldi.

Bu İçeriği Paylaşın
1 Yorum
  • kanla açılan bir tarih sayfasından bahsediyoruz, büyümesi de elbette ki kanla olacaktır. şu an her ne kadar birçok gizli politika uygulasa da modern yöntemler öne çıkarsa da kan dökmeye başvurmaktan hiç çekinmeyecek ülkelerin başında gelir Amerika

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version