BUYURUN CENAZE NAMAZINA

Zeynep ÇAKIR 2.8k Görüntüleme
3 Dk Okuma

     Osmanlı padişahlarının 17.si olarak 1623 -1640 yıları arasında hüküm sürmüş olan Sultan 4. Murad  siyasi otoritenin zayıflamasından kaynaklanan ihtilal, kargaşa  ve anarşi çemberinden devleti çıkarmasını bilip adeta yükselme yıllarının ihtişamını yaşatmış dirayetli kuvvetli cesur fakat bir o kadar da amansız bir padişahtır. Şahsiyeti Yavuz’a çok benzer idealleri de  ama ne yazık ki eli altında o dönemlerin kudretli ve sadık devlet adamları yoktur. Çocuk denecek yaşta tahta geçmiştir. Otorite annesi Kösem Sultan’ın elindedir. Devletin şahsi çıkar güdenlerce nasıl tarumar edildiğini . bu yolda mesela bir Müezzinzâde Hafız Ahmed Paşa gibi değerli devlet  adamlarının gözünün önünde paramparça edildiği, sarayın, Topal Recep Paşa gibi bir hain tarafından askere peşkeş çekildiği günleri görmüştür.

     Etrafını çepeçevre saran bu şer odaklarının parçalanması padişahın ister istemez acımasız politika sürmesini netice vermiştir. Fakat alimlere,  devletin selametini düşünenlere lütfu ve hürmeti , himayesi de bir o kadar fazladır. Bağdat’ın fethi sırasında şehit düşen Sadrazam Tayyar Paşa için yana yakıla; “Ah Tayyar bin kaleye bedeldin” diyecektir.

     Padişahın eşkıyalığın ve zorbalığın önüne almak ve asayişi yoluna koymak noktasındaki önemli tedbirlerinden biri de içki ve sigara yasağıdır. Kahvehaneleri  kapatmak ta dahil olmak üzere kötülük yuvası olarak gördüğü her olayın üzerine gitmiştir. Bu yönetim zorbaların korkulu rüyası iken halka derin bir nefes aldırdığı ve yeniden huzur iklimi yaşattığı içindir ki bunca sert idaresine rağmen  halk tarafından sevilen bir padişah olmuştur 4. Murad

     İçki yasağına uyulup uyulmadığını kontrol amacıyla tebdil-i kıyafet gezdiği bir akşam kahvehaneye benzer bir yerden ışık sızdığını görür. İçeri girer ,kahveci yanına yaklaşır  gelenin bir tiryaki olduğunu düşünür doğal olarak . Padişah ; “İçki ve sigara içmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?” diye sorar. Kahveci ise; “Erenler uzun etme haydi çek” diye karşılık verir. “Padişahın emirlerine karşı gelmekten korkmuyor musun?” diye gelen yüksek ve sert sesle gelen ikinci  soru üzerine  kahveci yavaş yavaş durumu sezer gibi olur; “Beyzadem adınızı bağışlar mısınız?” diye sorar. “Murad” cevabı üzerine titreyerek ikinci soruyu sormaktan kendini alamaz; “ Bu Murad’ın önünde padişah, hünkar ,sultan lakapları da var mı?” Padişahın evet diyen baş işareti üzerine hemen oracığı uzanırı ve seslenir; “ Dostlar ben öldüm buyurun cenaze namazına…” Bu nüktenin padişahın hoşuna gittiği için kahveciyi affettiğini söylerler, doğrumudur orası şüpheli ama her şeyin sarpa sarıp işin içinden çıkılmaz hal aldığı durumlar karşısında söylediğimiz bu söz bize işte böyle miras kalmıştır.

Bu İçeriği Paylaşın
1 Yorum
  • IV. Murad'ın tebdil-i kıyafet gezerken yaşadıkları hakkında ben de çok hikaye duydum, ne kadarı gerçek bilinmez ama, onun dönemini araştırırsanız hak vereceksinizdir eminim o yıllarda yaşamak istemezdim

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version