ÇAĞIN VEBASI STRES

Gündem Türkiye 2.9k Görüntüleme
4 Dk Okuma

     Stres ile başa çıkmak,

Stres, bizleri kısıtlayan ve engelleyen olaylar karşısında verdiğimiz tepkilerin tümüdür. İnsanı, yakın ilişkilerden uzaklaştıran, verimliliğini düşüren ve en önemlisi de hayattan aldığı zevki azaltan bir kuvvettir ama hayatın da vazgeçilmez bir parçasıdır. Bireylere çevredeki uyaranlar karşısında daha dikkatli davranma firsatı verir.


Sıfır stres ölüm demektir. Çünkü bu durumda birey, çevreden gelen etkilere tepki vermeye yetecek enerjiden yoksun demektir. Aşırı stres de ölümcül olabilir. Çünkü bu durumda da birey aşırı enerji sarfetmekte ve tükenmektedir. Çözüm, her bireyin kaldırabileceği ölçüde stres ile doyumlu bir hayat sürdürebilmesidir.


 Stres bir bütün olarak ele alındığında, olayları değerlendirme şeklimizden düşüncelerimize, duygularımızdan, davranışlarımıza kadar pek çok boyuttan oluşur. Pek çok insan stresin, kişinin dışında gelişen çevresel nedenlerle oluştuğunu düşünür. Aslında stresi oluşturan, bu çevresel etkileri bireyin nasıl algıladığıdır. Toplumsal, ekonomik ve sosyal yönden hızlı değişikliklerin yaşandığı günümüzde stres, günlük hayatımıza daha çok girmekte ve gerek ruhsal gerekse de fizyolojik yönden bireyleri etkilemektedir.


Stres çoğunlukla olumsuz ve zararlı anlamda ele alınmaktadır, oysa ki bir parça stresin insanları harekete geçirdiği bilinmektedir. Hatta vücudun hastalıklara karşı antikor üretebilmesi için bile belirli bir miktar strese ihtiyaç vardır. Ancak bu stres kişiden kişiye değişmekte, yani her bireyin strese karşı verdiği tepki farklı olmaktadır. Gerçekten de önemli olan hastalık değil, hastalığa vücudun verdiği cevaptır. Tıp fakültelerinde temel öğretilerden birisi de “Hastalık yok hasta var” öğretisidir. Organizmamız stres karşısında karmaşık tepkiler geliştirir. Solunum ritmi artar, daha çok oksijen sağlanır, kalp ritmi artar, metabolizma kamçılanır, beyin ritmi hızlanır ve uyanıklık artar. Oksijen ve şekerin artışı ile kaslar uyarılır. Bağışıklık sistemi uyarılır ve savunma hücreleri ortaya çıkar. Solunum sisteminden dolaşım sistemine, sinir sisteminden sindirim sistemine kadar vücudumuzun her hücresinde stres sonucu değişiklikler olmaktadır. Strese bağlı oluşan ve özellikle sindirim sisteminde ve ciltteki bazı hastalıklar, otörler tarafından bazı meslekler için (sağlık çalışanları, güvenlik personeli gibi) meslek hastalığı olarak kabul edilmektedir.


Küçük çocukluk çağlarından itibaren başlayan stres, ilerleyen dönemlerde hem sosyal yaşamda, hem iş hayatında kişiyi olumsuz etkilemektedir. Günümüzde çocukların en az erişkinler kadar stresten olumsuz yönde etkilendiği herkes tarafından bilinmektedir. Çocuklar duygularını ifade etmekte zorlandıklarından yaşadıkları olumsuzlukları bizlere anlatamayabilirler. Duyguların ifade edilmesi erişkinler için daha kolaydır. Bu nedenle çocuklar stresten daha çok etkilenir.


Stres sonucu çocuklarda hiperaktivite, iştah kaybı (bir anda çok fazla yemek yeme isteği ve hemen sonrasında iştahın kapanması), kâbuslar, çocuk oyunlarına ve oyuncaklarına duyulan ilginin azalması, öz güven eksikliği  ve dış görünüşe olan ilginin azalması da stresin diğer belirtileri arasında yer almaktadır. Stresli olan bir çocukta karın ağrısı , aşırı sinirlilik hali, uyku sorunları ve mantık çerçevesinde açıklanamayan korkular görülebilir. Yaşamımızı son derece zorlaştıran, hatta belirli bir dozun üzerine çıktığında bizi hastalandıran stresle baş etmenin en iyi yolu, kişinin kendisinde strese sebep olan şeyleri farkedip kontrol altına almasıdır.


Stres kaynaklarını ailesel, kişisel, sosyal, çevresel ve işle ilgili olmak üzere 5 ana alanda toplayabiliriz. Yapmamız gerekenlere gelince:


Kendinizde stres yaratan kaynakları tanıyın 
– Kişilerle iyi ilişkiler kurun
– Dengeli beslenin 
– Bugünün işini yarına bırakmayın 
– “Hayır” demeyi bilin
– Özeleştiri yapmayı unutmayın
– Fazla kahve ve çay içmeyin
– Çevrenizdeki gürültü düzeyini azaltın
– Güne mutlaka kahvaltıyla başlayın. Sık ve az yemek tüketin, aç kalmayın
– Eve iş taşımayın
– Çok gerekli olmadıkça haberleri izlemeyin. Özellikle yatmadan önce haber izlemekten, tartışma programları   seyretmekten vazgeçin
– İmkanınız ve zamanınız varsa tatile çıkın, birkaç gün dinlenin 
– Uykunuzdan asla taviz vermeyin

    Dr.Kürşat BAKLA

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version