Sanat kavramı tarih boyunca çeşitli tanımlarla adlandırılmaya çalışılan oldukça göreceli bir kavramdır. İnsanlık tarihinin her alanında var olan sanat kavramı, insanların ve toplumların yaşayış biçimlerinin ve sanata bakış açılarının değişmesine paralel olarak sürekli farklı tanımlamalara sahip olmuştur.
İlkçağlarda sanat, teknik yeterliliklerle ortaya konmakta olan bir olguydu. Sanat mutlaka görende estetik duygular uyandıran maddesel ürünler ortaya koymalıydı. İlk çağlarda yapılan bu tanımlama Eflatun ve Cicero gibi filozoflar tarafından dahi kabul görmekteydi.
Ortaçağ döneminde ise sanat, zanaat ile özdeş kabul edilirken, sanat adına ortaya konan eserlerin büyük bir bölümü zanaatçılar tarafından üretilmekteydi. Güzel sanatlar ve sanatçı kavramının kullanılmadığı orta çağ döneminde, el sanatları adına ortaya konan eserler haricinde hiçbir yapıt sanat eseri olarak kabul görmemiştir.
Sanatın ve sanatçının, zanaatin boyunduruğundan kurtulması ise 18. yüzyılda Rönesans Dönemine rastlar. İlk olarak İtalya’da el sanatı icra edilerek yapılan meslekler ile estetik bir duruş sergileyen ürünleri ortaya koyanlar için ayrı tanımlamalar yapılmıştır. Bu dönemde her ne kadar sanatçının zanaatkardan ibaret olmadığı ortaya konsa da sanatçı bir virtüoz olarak kabul edilmekten kurtulamamıştır.Düşünceye ve hayal gücüne, yapım yetkinliğinden daha çok önem verilen modern sanat anlayışı ise ancak romantik dönemde ortaya çıkmıştır.
Klasik anlayışa karşı tepkisel bir anlayışın var olduğu romantik dönemde ise, insanın yaratma özgürlüğünü kısıtlayan tüm engellere karşı ortak çıkan romantizm akımı doğrultusunda sanat kavramı için daha geniş tanımlamalar yapılmıştır. Bu dönemde felsefeciler, ozanlar ve eleştirmenler yazdıklarıyla sanat kavramına özgürlük kazandırmışlardır. Artık sanat kavramı maddesel olmaktan çok, yaratıcının hayal gücüne ve yaratılanın özüne sahip çıkan bir olgu haline gelmiştir. Sanatın biçimsel bir olgu olmaktan çıktığı dönemde ortaya konan bu doğma, bundan sonra sanat adına ortaya konan bütün öğretilerin temelini oluşturmaktadır.
Günümüzde ise en genel ifadeyle, belirli sınırları olmayan estetik duyguların dışa vurumu olarak tanımlanan sanat kavramı, geçmişte olduğu gibi gelecekte de toplumların yaşayış biçimleri ve sanata olan bakış açılarının farklılaşmasıyla yeniden tanımlanmasına ihtiyaç duyulacak bir kavramdır.