Divriği Ulu Cami’ye gitmeden ve görmeden önce onun ne olduğu hakkında çok fazla bilgi sahibi değildim. Sadece KPSS’ye çalışırken sorulardan tanışmışlığım vardı. Gidip görünce neden olduğunu anladım KPSS’de bu kadar sorulmasının. Divriği Ulu Cami kesinlikle mükemmel bir yapı, göz alıcı ve kendine hayran edici bir güzelliğe sahip. Eğer fırsatınız olur giderseniz bir rehber eşliğinde kapılardaki bezemelerin ne anlama geldiğini, neden orada onlara yer verildiğini dinlemenizde fayda var. Yaklaşık olarak 800 yıl önce yapılmış bir caminin bu kadar ince detaylara yer vermesi ve bu kadar farklı bezemelerle ( birçoğu dünyada tek olma özelliğine sahip ) süslenmesi insanı şaşırtacak derecede bir olaydır.
Önce Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifa ile ilgili bilgi vermeye çalışalım.
Sivas Anadolu şehirlerinde olduğu gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan birisi de Mengücekoğulları Devleti’dir. Sivas’ın Divriği ilçesinde kurulmuş olan bu devlet, Divriği’de mükemmel bir eser bırakılmasına katkı sağlamıştır. Mengücekoğlu Ahmed Şah tarafından yaptırılan Divriği Ulu Cami unutulmayacak olan mükemmel eserdir ve bunun yanına Ahmed Şah’ın eşi Turan Melek tarafından bir darüşşifa yaptırılmıştır. 1228 yılında yaptırılmaya başlanmış bir şaheserdir. Bu yapının mimarı, yani başmimarı Ahlatlı Hürremşah’tır ( Hürremşah erkektir, genellikle bayan olduğu düşünülüyormuş ilk söylendiğinde ).
Divriği Cami’nin hemen yanına Darüşşifa yaptırılmıştır ve tek bina izlenimi vermektedir; fakat öyle değildir.
Cami’nin kapılarından bahsedelim. İlk olarak Kıble ( Taç ) Kapısından bahsedelim. Kapının özellikleri anlatmakla bitmez diyerek söze başlayalım. Kapının her noktasında farklı bir işçilik ve farklı bir özellik yapmaktadır. Bir tarafında insan vücudu simgelenmiş, yani organlar gösterilmiş. Başka bir tarafında Ayetel Kürsi yazılmış. Kapıdan girişte yukarıya doğru bakıldığında iki göz olduğu görülüyor. Kapıda vazo motifleri ayrı bir güzellikle sergileniyor. Kapının önceki dönemlerdeki özelliklerinden birisi sesi içeriye geçirmemesiymiş ve çok çok güzel düşünülerek hareket edildiğinin bir başka göstergesidir. Camiye bu kapıdan girilip çarşı kapısından çıkılıyormuş; çünkü insan yüzü kıbleye dönük olarak camiye girmelidir ve insanların kıbleyi arkalarına alarak çıkmalarını engellemek için. Bu kadar saygı ve sevgi verilerek yapılmış bir şaheserdir. Kıble kapısında sabah saatlerinde gölgelerden bayan silueti çıkıyormuş.
Cami’nin Çarşı Kapısı, batı tarafında bulunuyor. Bu kapıya baktığınızda seccadeye benzediğini göreceksiniz. Yine bu kapıda da müthiş işlemeler bulunmaktadır ve kartal başları ilgi çekmektedir. Bu kapıda ikindi vakti Kur’an okuyan erkek silueti belirmektedir.
Cami’nin Şah Kapısı, doğu tarafında bulunmaktadır. Bu kapıda da motifler vardır. Örneğin; geometrik şekiller, yıldız, bitki.
Divriği Ulu Cami’nin içine girince de ayrı bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Sütunlar, minber ve caminin kendine has dokusu oldukça güzel. Minberin çok özel olduğu anlatıldı ve yapım aşaması çok uzun sürmüş. O kadar fazla işlemeye sahipti ki eminim hepsinin farkına varamamış olabilirim. Osmanlı döneminde onarım görmüş ve sütunlar güçlendirilmiştir.Onarımı yapan mimar, Mimar Sinan'dır.
Şimdi biraz Darüşşifa’dan bahsedelim. Darüşşifa’da hastalar tedavi edilirmiş. Su ve müzik terapileri uygulanarak akıl hastalarının iyileşmesi sağlanırmış. Cami ve Darüşşifa’nın ısıtılması sıcak su döşenerek sağlanırmış. Kapısı oldukça farklı yine. Kapının üzerinde bir sütun vardı ve onun önceden döndüğü söyleniliyormuş; fakat şimdi dönüşü durmuş. İki tane kitabe var ve yapan ve yaptıran kişiler hakkında bilgi veriyor. Darüşşifa’nın içinde ortasında küçük havuz var. Odalar bulunmaktadır.
Yukarıda dilimiz döndüğünce Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası hakkında kısa kısa bilgi verilmeye çalışılmıştır. Yeterli mi? Tabi ki değil; fakat güzelliği aktarılmaya çalışılmıştır. Gidip görmeniz dileği ile.