Unutulmuş değerlerin yaşatılmaya çalışıldığı bir Anadolu şehridir Sivas. Türküler diyarı bu memlekette şiir gibi sanat eserleri ustalarının ellerinde kimi zaman gümüş olur bellere boyunlara dolanır, kimi zaman çubuk olur keyf tüttürür dudaklarda. Bazen de halı olur, kilim olur sevdalar nakşedilir desenlerinde. Bazen yıllarca etini sütünü paylaştığı dost hayvanların boynozları bıçağa sap, kılıca kabza, yakalara broş, saçlara tarak olur sanatkar ellerde. Sivas’ta eski bir el sanatıdır tarakçılık. Eskide bugün ki gibi çeşitli taraklar olmadığından insanlar saçlarını taramak için kemikten, sert ağaçtan yapılan taraklar kullanırlarmış.
Son yıllarda gelişen sanayi ile birlikte pek çok sanatımız gibi Tarakçılıkta tarih olmaya yüz tutmuş. El emeği göz nuru kemik tarak yapan usta eller, sevgisini katık etmiş yaptıklarına. Eskiden çeyiz sandıklarının vazgeçilmeziymiş bu taraklar. Derken unutulmuşluğun üzüntüsünü anlatıyor bize. Tarakçılık günümüzden 50 – 60 yıl öncesine kadar 5-6 dükkan da icra ediliyormuş. Ve günümüzde sadece bir tek İhsan usta ile bu sanat yaşatılmaya çalışılıyor.
Kim derdi ki keçilerin, koçların veya mandaların birer gurur kaynağı gibi taşıdığı boynozlar bir insanın elinde hayat bulacak ve tarak olarak kullanılacak. Bitmek üzere olan bir sanatın sağlığa verdiği destek karşısında herkes şaşırabilir. İnsan elindeki tırnak ile koçların boynozlarında Keratin isimli bir oluşum vardır. Nasıl ki tırnağınz ile başınızı kaşıdığınızda deri tahriş olunmuyorsa, bu kemik taraklarda aynı işlevi görüyor. Kemik taraklar saçta kepek, elektriklenme yapmaz. Saçın dökülmesi ve kırılmasını önler. Boynozun ilk önce yapılacak ürüne göre kesilmesiyle meydana gelen işlemler çeşitli tesviyeler sonrasında ortaya çıkar. Eskiden gelin sandıklarının olmazsa olmazı olan bu taraklar bugün Sivas’ın bir köşesindeki küçücük dükkan içerisinde yaşama mücadelesi veriyor. Tarakçılık mesleğin de insanı hayretlere düşüren görüntülerle karşılaşmanızda olasıdır. Düzleme işlemi sırasında genellikle Allah lafzı, Besmele ve bazı hayvan figürleri ile insan suratlarının çıkabildiği görülmüştür. Tarakçılık mesleğinde sanatın zevkle gönülle ve aşkla yapıldığı bilinir. Sırf para kazanma düşüncesinde olarak yapılan sanattan ustalar hiç birşey elde edememiştir. Ama amatör bir ruhla gönlünüzü vererek yaptığınız çalışmalarda size neler verdiğini görür ve şaşırırsınız. Boynozlar solmak üzere olan bir gül iken canlanıveriyor ustaların ellerinde. Günlük hayatımızda kullandığımız güzel tarakları, takıları görünce mutlu oluyoruz. Kullananların kesinlikle memnun kaldığı bu kemik tarakların yapımının hiç de kolay olmadığını söyleyebiliriz. Umarız hiç bitmeyecek bir mesleğin adı olacaktır ve belki de bilinmez bir yerlerde örneğin kızların çeyiz sandıklarından gülümseyecektir bu kemik taraklar bizlere. Herkes unutsa da beni bir bu çeyiz sandığı unutmadı diyerek ve adına sevda diyerek bu işin her gün doğumunda kemik tarak yapacaktır hayatta kalan ustalar. Kullananları azalsa da kemik tarağın, teknolojiye inat ben buradayım diyecektir ve her gün batımında kemikten çıkan toz gibi ustaların yorgunluğu da savrulup gidecektir geriye umutlar bırakarak. Bu umutlar tarak ustalarının sanatlarını idame ettirmesinde önemli bir rol alacaktır. Umarız ki umutlar kırılmaz.