Yoksulluk yüzünden daha küçücük yaşlarda çalışmaya başlayan Muzo’nun iş deneyimleri saymakla bitmez: Su, darı, gazoz satıcılığı, çaycılık, garsonluk, bulaşıkçılık, muavinlik… Babası da zaten hep farklı işlerde tutunmaya çalışmış. Kendi çapında bir mucit olan bu adamın o yoklukta ürettiği çareler ise takdire şayan:
“Sobamız mı diyeyim, mangalımız mı diyeyim, o da başka bir büyük buluştu… Hem de babamın en son buluşlarından. Önce bir gaz tenekesi alır, pencere meraklısı olduğu için bu tenekenin altından, bıçakla çekiçle çok güzel bir pencere açar; ‘Kapağı bu’ derdi. Sonra, tenekenin tam ortasında teller sokar, bu telleri tenekenin öteki ucundan çıkarırdı. Sıvamak zaten babamda büyük bir merak ve büyük bir istek… Hemen bahçenin bir köşesini kazar, birkaç dakika içerisinde çamurunu hazırlar, tenekenin içini dışını bir güzel sıvardı. Yalnız orta yerinden küçücük bir delik, üst tarafından da şöyle bir kalıp kömür alacak denli boş yer bırakırdı.”
Roman boyunca hep bir umudu var ailenin. Muzo’nun en büyük hayali de okuyup büyük adam olmak. Okumak o kadar önemli ki yazları okul masraflarını çıkarabilmek için çalışmış hep. Okul onun tercihlerinin başında gelmiş. Belki annesi ve babasının beklediği gibi bir doktor olmamış ama bugün Türk Edebiyatı’nda bize birçok roman, hikaye ve oyun kazandıran bir usta olmuş.
Yayınevi |
Boyut |
Sayfa Sayısı |
Fiyatı |
Bilgi Yayınevi |
11×19 |
295 |
14,00 |