EĞİTİM-ÖĞRETİM SORUNLARININ ÖĞRETMEN AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Gündem Türkiye 3.6k Görüntüleme
4 Dk Okuma

Türkiye’deki Eğitim-Öğretim Sorunlarının Öğretmen Açısından Değerlendirilmesi

     Eğitim-öğretim; alıcı ve verici tarafların, yani öğretmen ile öğrenciler olmak üzere en az iki tarafın da aynı oranda içinde oldukları bir sistemdir. Konusu her açıldığında, Türkiye’deki eğitim-öğretim sorunlarını hemen herkes dile getirir. Fakat bu sorunların doğru ve yeterli anlaşılması için belli açılardan tasnife tutulması ve sistematik bir şekilde anlaşılması şarttır. Bilimsel düşünmenin ilk şartı olan tasnif ve sistematik ayrımlar açısından, bu yazımızda Türkiye’deki eğitim-öğretim sorunlarını öğretmenler açısından ele almak istedik.

Nitelikli Öğretmen: Her öğrenci uzun vadede belli bir branşın belli alt dallarında uzmanlaşmak isteyebilir. Fakat kısa vadede düşünüldüğünde ve öğretmenin misyonu söz konusu olduğunda bilmek gerekir ki öğretmen, branşının hemen her alanında aynı düzeyde bilgi ve fikir sahibi olmalıdır. Ülkemizdeki eğitim altyapısının zayıflığı, genel kültür öğretiminin sağlıksızlığı ve pedagojik formasyon uzmanlığının eğitimi halen belli bir gelişmişlik düzeyine çekilememiştir.

     Ülkemizdeki eğitim sorunlarının başında, tam donanımlı ve alanında bir ekol, bir uzman sayılabilecek nitelikli öğretmenleri yetiştiren kurumların azlığı ya da yetersizliği gelmektedir. Kaldı ki bir kimsenin öğretmen olması, yalnızca alanının eğitimini almakla kafi değildir. Belli bir kişisel gelişim düzeyine erişmişliği, belli bir genel kültür birikimine sahip olması da gereklidir. Fakat bu donanımları sağlama şansını bulamayan öğretmenlerin vereceği ve verdiği derslerin mahiyeti de eğitim-öğretim sorunlarını yakından ilgilendirmektedir.

Ekonomik Sebepler: Türkiye’nin coğrafi bölgeleri arasındaki yaşam şartları ve ekonomik koşulların ne derece farklı ve hatta zıt olduğu malum. Dolayısıyla bir şehir merkezinde görev yapan öğretmen ile ülkenin Doğu bölgelerindeki köylerde görev yapan öğretmenlerin maaşlarının eşit olması da yanlış bir uygulamadır.

     Öğretmenin görev yaptığı mecra, onun iş hayatını günlük hayatının basit bir parçası yapabilir ya da hayatının ta kendisi haline getirebilir. Dolayısıyla iş ve sorumluluk yükü, yaşam şartlarının farkı açısından devlet yetkili kurumlarının, bir tür eşitsizlik sayılan bu maaş eşitliğini ortadan kaldırması ve bir tür intibaka gitmesi şarttır.

Yetersiz Teknik Koşullar: Eğitim-öğretim sistemlerinde, temel unsurlar öğretmen ve öğrenci, yardımcı unsurlar ise kitaplar, defterler ve sınıf malzemeleri olabilir. Fakat gelişen eğitim bilimlerine, teknik ve teknolojik şartlar karşısında, bu temel unsurlar belli bir standardın üstüne tutulmak zorunda kalmıştır. Başka bir deyişle, teknolojisinin gelişimi ve yaygınlığı ile geleneksel teknik donanım standartları daha yükseğe çekilmiştir. Zira eğitim, yalnızca öğretmenin sihirli bir değnekle doğrudan öğrencilerin kafasına yerleştirebileceği bilgiler sistemi değil, aksine ekstra donanımlara ihtiyaç duyan bir yaklaşımlar silsilesidir.

     Fakat ülkemizde, belli başlı şanslı bölgeler ya da okullar dışında, standart teknik yetersizliklerin çok olduğu, halen bir bilgisayardan, projektör makinesinden, akıllı tahtadan yoksun sınıfların ve hatta okulların olduğu da bilinmektedir. Yetersiz teknik donanımlar, yeterli bir öğretmenin kişisel donanımlarını kullanamamasına sebep olur. Bu yüzden bu konu da son derece önemli bir aksaklıktır.

Psikolojik Koşullar: Aslında, somut etkenleri anlattığımız önceki bütün maddelerden daha önemli olan asıl konu, öğretmenin içinde bulunduğu ve Türkiye şartlarının doğrudan etkilediği psikolojik koşullardır, demek yanlış olmaz.

     Öğretmen olmak için senelerce okuyan, ardından formasyon sahibi olmak için en az bir yılını daha harcayan, formasyondan sonra da en az bir sene daha atanmak için sınava hazırlanan ve bir şekilde atanan öğretmenler, bu sefer de atandıkları bölgenin farklı şartlarına alışmaya çalışıyorlar. Küçük yerde büyüyen öğretmenler büyük şehirlerde, Batı illerinde okuyanlar ise Doğu köyleri ve kasabalarında yeni bir düzen kurmaya çalışıyorlar. Ülkenin kanayan bir yarası olan terör etkenini de göz önüne alırsak, doğrudan mesleğiyle, yani eğitimle uğraşması gereken öğretmen, görevinin dışında da pek çok şeyle yüz yüze kalıyor. Tüm bu zor süreçlerden geçen öğretmenlerin de verimleri, yeterlilikleri ve en önemlisi motivasyonları bir müddet sonra maalesef kaybolarak, eğitim-öğretim sorunlarının doğrudan sebebi ve hatta kaynağı oluyor.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version