Eğitim, toplumdaki bir bireyin eylemlerinin tarzını belirleyen, yaşama biçimini etkileyen sosyal evrelerin tümüdür. Eğitim alan öğrenci, aldığı eğitim sayesinde toplum içerisindeki hal, hareketlerini, ilgi alanlarını, davranış biçimlerini ve yeteneklerini geliştirir. Yani öğrenci, istekleri ve yönelişleri doğrultusunda, davranışları ve gelişmesinde bireyselleştirilme sahasına eğitim denmektedir.
Günümüzde Türkiye’deki eğitim sistemi, anlatma-dinleme, eğitmenlerin sınıfta bilgiyi öğrenciye aktarma biçimine dayanmaktadır. Eğitmen tarafından yazılanı, öğretileni sorgusuz kabule endeksli bu sisteme, öğrencinin öğrenme biçiminin, yönelişlerinin de göz ardı edilmesiyle rahatlıkla ezberci sistem adı altında ele alabiliriz. Eğitim sisteminde görülemeyen, anlaşılmayan kavram ise; eğitim ve eğitim almanın arasında fark olup, olmadığını bilmemekten meydana gelmektedir. Oysa öğretim; bilgi aktarmak, öğrenim ise; hareket değişikliği ve performans artışıdır. Eğitmen, öğrencisinin hareketinde ve performansında bir değişiklik sağlayamamışsa bir şey de öğretmiş sayılmaz. Örnek vermek gerekirse; bir gitar hocasının, gitar öğrenmek isteyen birine ensturmanı çalmayı anlatmasıyla, eğitim sonunda öğrencinin gitar çalmaya başlamış olması arasında çok var. Nasıl her kişinin farklı bir üslupla çalma tarzı var ise, her öğrencinin de farklı üslupla öğrenme tarzı vardır. Öğretmen teknik yönden birçok şey anlatsa da öğrenci onu dinleyip anlasa da öğrenci gitarı çalamıyorsa, eğitmen hiç bir şey öğretmemiş anlamına gelir.
Günümüz dünyasında ezberci, kopyala-yapıştır eğitim yerini yavaş, yavaş çağdaş eğitime bırakıyor, bırakmalı da. Çağdaş eğitimde öğrenci, araştırma ve öğrenme alışkanlığına sahip olmayı, topluluk çalışmalarıyla, bireysel ve ortak kararlar vermeyi, çok şey öğrenmek yerine bilgiye ulaşabilme yollarını edinmeyi temel amaç ediniyor. Yani eğitim, zorunluluktan ziyade kişisel gelişiminin yapı taşı olarak algılanıyor. Böylelikle öğrenciler, verilen bilgiyi eleştirmeye, ölçüp tartmaya, eleştirmeye yönelerek, bilgiyi sindirmekte. Yine çağdaş eğitim, öğrencinin öğrenme yetisini yükseltme, meraklandırma ve konsantrasyonunu güçlendirmeyi, okulu, öğrenmeyi aileye ve öğretmene karşı bir sorumluluk olmaktan çıkarıp, bilgiyi öğrenebilmeyi sağlamayı, öğrencinin kendi özelliklerini tanımasını, bakış açısını geliştirmeyi, yetenek, hareket etme tarzını belirlemeyi, problem çözmeye odaklı olmayı, sınıftaki arkadaşlarıyla beraber demokratik olarak davranabilmeyi, kararları sadece öğretmenin değil, birlik beraberliğin içerisindeki sınıfın da verebileceği bilincini geliştirmektedir. Öyle ki eski ezberci sistemle, çağdaş sistem arasındaki bu eğitim farkları, aynı şekilde insanın da çağdaşlaşma farklılıkları olarak göze çarpıyor. Eğitimin sorunlarını aşabilmek, gerçek eğitime ulaşmak için ise; eğitimde önce yenilenmeye, özveriye ve en başta insana önem verilmelidir.