Eğitim sistemleri ve problemleri, günümüzde tüm toplumlarda olduğu gibi ülkemizi de ilgilendiren bir konudur. Dünyaya, ilk adımlarını atan bir birey toplumsallaşma aşamasında ailesinde başlayan temel eğitimini ilerleyen dönemlerde belirli kurum ve kuruluşlar tarafından almaya yönlendirilir.
Eğitim, kişinin gelişimi için çok büyük bir önem teşkil ettiği için eğitimdeki en ufak bir çarpıklık bireyi dolayısıyla da toplumu bozabilecek niteliktedir. Bu sebepledir ki günümüzde ki eğitim problemleri sebebiyle toplumlar bilinçli olmaktan ziyade toplumsallıktan uzaklaşmaya başlamışlardır. Ülkemizde ve bizim gibi birçok toplumda, eğitim sistemlerinden kaynaklanan çarpıklıklar sebebiyle insanlar etkilenmekte ve buda toplumda olumsuz sonuçlar ortaya çıkartabilmektedir.
Ülkemizde insanların, kurum ve kuruluşlar açısından topluma ve gerçek hayata uyum sağlamalarını sağlayan bilgiler yeterli seviyede verilmediğinde ortaya çıkan problemlerle baş etmek imkansız bir hal alabilmekte. En güzel örneklerden bir tanesi lan ülkemizi ele aldığımızda , toplumumuzdaki bir çok eksiklik ve yetersizlik bireyin yeterli eğitimi alamaması ve kendini geliştirmekte kullanacağı yeterli bilgi birikiminin kendisine aktarılmamasından kaynaklanmaktadır.
“Töre cinayetleri” gibi örnekleri ele aldığımızda kesin bir sonuca ulaşırız ki bu da sosyal çevrenin yetersizliği ve eğitimsizliğidir. Eğitimsiz bir bireyin, nötr ize olmuş bir topluma tepkimeleri reaksiyonda negatif yöne eğilimli bir hal alacaktır. Cehaletin ve eğitimsizliğin getirdiği sonuçları aşabilmek adına, ailelerin bilinçli ve yeterli bilgi birikimleriyle; çocuklarına doğdukları andan itibaren planlı ve programlı olarak eğitim vermeleri gerekmektedir. Bunun içinde çocuklara ilk eğitimi verecek eğitimli aile fertlerine ihtiyaç vardır.
Eğitimin, bireyin akabinde toplumun yapı taşlarından birisi olduğu çok açıktır. Sosyal bir dünya da sosyalize olmuş bireyler için eğitim kelimesini de açtığımızda , maddi unsurunda önemi ortadadır. Tabii doğru koşulları sağlamak da toplumun üzerinde inşa edilmiş kurumların görevidir. Toplumun refahı için üst bir kurum olan devlette kendi imkanları doğrultusunda bu imkanları daha üst seviyelere çıkarmaya çalışmaktadır. Bazı durumlarda görüyoruz ki devletin zenginliği de bu imkanlarda örtüşmeyebiliyor. Burada ne yazık ki ideolojik atılımlar ve kapitalizmin insan üzerine etkileri söz konusu oluyor. Burada da görüyoruz ki baskı unsurları da eğitimi etkileyen diğer bir konu.
Eğitim Bilimleri, uzun bir maratonda genele bakmak için yorulmadan gidilmesi gereken bir maratondur. Zaman ile daha geniş bir perspektiften bakabilme ve sizlere aktarabilme ümidiyle.