İnsanlarda tutumları iki farklı düzeyde inceleyebiliriz. İlki açık tutumlardır ve bunları kolaylıkla aktarıp anlatabiliriz. Açık tutumlar, bilinçli olarak sergilediğimiz ve kolaylıkla anlatabildiğimiz tutumlardır. Örneğin, bize “pozitif ayrımcılık hakkında ne düşünüyorsun?” dedikleri zaman verdiğimiz cevap kendi değerlendirmemiz olarak düşündüğümüz tutumlardır.
İnsanlarda örtük tutumlar da söz konusudur. Bunlar ise istemsiz, kontrol edilemez ve kimi zaman bilinçdışı olan tutumlardır.
Mehmet adında orta sınıf bir aileden gelen bir üniversite öğrencisi olduğunu düşünelim. Mehmet bütün ırkların eşit olduğuna inanıyor ve her türlü ırksal ön yargıdan nefret ediyor. Bu durum Mehmet’in açık tutumu, yani diğer ırklar ile ilgili olarak eylemlerini belirleyen bilinçli değerlendirmesidir. Örnek verecek olursak, açık tutumu ile tutarlı olacak şekilde üniversitedeki pozitifi ayrımcılık politikalarını destekliyor. Buna karşın Mehmet, azınlık grupları ile ilgili bir çok stereotipin olduğu bir toplumda büyümüş olduğu bir toplumda büyümüş ve pek de bu durumun farkında olmasa da içinde olumsuz düşüncelerin az da olsa var olması mümkündür. Sonuç olarak insanlar sadece ırklara karşı değil, hemen her şey ile ilgili olarak açık ya da örtük tutumlara sahip olabilirler. Örnek olarak, öğrenciler açık bir şekilde tarih dersinden nefret ettiklerini söylerken örtük düzeyde bu konudan çok hoşlanıyor olabilirler.
Örtük tutumlar üzerine yürütülen çalışmalar henüz başlangıç aşamasındadır. Sosyal psikologlar bu tutumların doğası, ölçme teknikleri ve açık tutumlarla ilişkisi konularında etkin olarak çalışmalar yürütüyorlar.
Örtük tutumların kaynakları da dahil olmak üzere bu konuda birkaç alanda birden ilerleme kaydediliyor. Örneğin, Laurie Rudman, Julie Phelan ve Jessica Heppen örtük tutumların daha çok çocukluk deneyimlerimizden kaynaklanırken açık tutumların ise daha çok yakın dönemlerdeki gibi yaşantımıza dayandığını gösteren verilere ulaşmışlardır. Bir çalışmada araştırmalar üniversite öğrencilerinin aşırı kilolu insanlara karşı açık ve örtük tutumlarını incelediler. Ayrıca öğrencilere şuan ki kiloları ve büyüme çağındaki kiloları soruldu.
Katılımcılar mevcut değil, çocukluktaki kiloları fazla olan insanlara yönelik örtük tutumlar sergilemişlerdir. Örneğin, çocukluğunda aşırı kilolu olan, ancak yetişkinlik döneminde normal kilosunda olan birini düşünün. Bu kişinin aşırı kilolu insanlara karşı örtük tutumu, çocukluğunda kendi yaşadığı obezlik durumuna dayandığı için olumlu olacaktır. Buna karşılık aynı kişinin kilolu insanlara karşı açık tutumu ise, şuanda kendisi aşırı kilolu olmadığı için yüksek olasılıkla olumsuz olacaktır.
Bu çalışma ile ortaya çıkarılan bir diğer bulgu ise, anneleri aşırı kilolu olan ve anneleriyle yakın ilişkisi olan kişilerin aşırı kilolu insanlara karşı, olumsuz açık tutum sergilemelerine rağmen, olumlu örtük tutum sergilemeleridir. Kısacası insanlar çoğu zaman aynı şeyle ilgili farklı tutumlara sahip olabilirler. Bunlardan bir tanesi çocukluk deneyimlerine dayanırken, diğeri daha çok yetişkinlik dönemindeki yaşantıları ile ilgili olacaktır.