İlk defa tanışıp görüştüğümüz insanlar hakkındaki bilgimiz, onlar hakkında ne görüp duyduğumuz ile sınırlıdır. Bir kitabı her ne kadar kapağına göre değerlendirmesek de, bu tip kolay gözlemlenebilir bilgiler ilk izlenimlerimiz açısından çok önemlidir. Örneğin, çekicilik gibi fiziksel bir özellik insanları değerlendirme biçimimizi etkiler. Bunun yanı sıra insanların söylediklerini de önemseriz. Sonuç olarak söylemek gerekirse tür olarak en kayda değer başarımız sözel dili geliştirmiş olmamızdır.
Bunun yanı sıra sözcükler hikayenin yalnızca bir bölümünü oluşturur. Tek bir kelime kullanmadan bile sayfalar dolusu bilgiyi karşımızdakine aktarabiliriz. Sözel olmayan iletişim, insanlar. İsteyerek ya da istemeden sözcükleri kullanmadan iletişim kurmasıdır. Yüz ifadesi, ses tonu ve jestler, beden duruşu ve hareketleri, dokunma ve bakışlar sözel olmayan iletişimin en sık kullanılan ve bunu en açıklayıcı kanallarıdır.
Aslında bu özellik sadece insana özgü değildir. Aynı zamanda bu özelliği başka canlılar ile de paylaşmış olduğumuz bir yetenektir. Bunun yanı sıra insanoğlu özellikle sözel olmayan etkili ve karmaşık bir iletişimle öne çıkar. Son nörolojik araştırmalar insanlara ayna nöronlar denilen özel bir tür beyin hücresi bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu nöronlar bir eylemde bulunduğumuzda ve başka birinin de aynı eylemde bulunduğunu gördüğümüzde tepki verirler. Ayna nöronların empati hissetme yeteneğimizin temelindeki sinir hücreleri olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin bir insanı ağlıyorken gördüğümüzde beynimizdeki nöronlar otomatik ve istemsiz bir şekilde sanki biz ağlıyormuşuz gibi alevlenirler.
Sözel olmayan ipuçları iletişimde birçok işlevi de yerine getirirler. Kişiliğimizi, duygularımızı ve tutumlarımızı ifade etmemize yardımcı olurlar. Örneğin öfkelendiğimizi belirtmek için, gözlerimizi kısar, kaşlarımızı çatarız ve ağzımız ince bir çizgi halini alır.
Sözel olmayan ipuçları genel olarak sözcüklerden daha dürüst kabul edilir ve insanların gerçekte hissedip de sözcüklere dökemediği duyguları ifade ettikleri düşünülür. Gerçekten de bakıldığında araştırmaların bastırılmış duyguların genellikle yüz ifadeleri ya da beden hareketleri ile dışa vurulduğunu göstermiştir. Buna karşın bastırılmış sözel olmayan ipuçlarını fark etmek ve yorumlamak zor bir iştir. Mesela insanların bize yalan söylediğini her zaman anlamayız.
Sözel olmayan iletişim biçimleri çoğu zaman ayrı ayrı kanallar üzerinden incelenmiştir. Bunun yanı sıra gündelik hayatımızda birçok farklı sözel olmayan ipucu türünü aynı anda oldukça hızlı bir biçimde bir bilgi bolluğu ile kullanırız.