Kültür ile yükleme yanlılıkları arasındaki bağlantı üzerinden kendine hizmet eden yanlılığı inceleyen sosyal psikologlar bu incelemenin sonucunda kültürün önemli bir bileşen olduğunu gördüler.
Bu çalışmaya bir örnek verecek olursak, bir Afrika ülkesi olan Gana’da endüstri işçilerine ve usta başlarına iş kazalarının nedenleri soruldu. Her iki grupta bu soru karşısında kendine hizmet eden yüklemeler yaptı. İşçiler durumdaki etkenleri suçlarken, bu şekilde kendilerini sorumluluktan ve suçtan aklamış olmuşlardır. Öne sundukları konularsa, aşırı iş yükü, yönetimin baskısı ve yetersiz eğitim gibi konulardır. Usta başları ise işçileri suçlamıştır. Onların bahsettikleri konular ise, kazaların en büyük nedeni işçilerin dikkatsizliği, beceriksizliği ve cahilliğiydi.
Bir çok geleneksel Asya kültüründe alçak gönüllülük ve başka insanlarla uyum çok önemli bir değerdir. Örnek verecek olursak Çinli öğrencilerden başarılarını başkalarına mesela öğretmenlerine, ailelerine ya da durumla ilgili diğer etmenlere (örneğin okulun kaliteli olmasına bağlamaları gibi) bağlamaları bekleniyor. ABD ve diğer Batı ülkelerinin aksine, burada başarıyı kendilerine yüklemeyi kültürel gelenekler hoş karşılamazlar. Bu sonuçta sizin de tahmin edeceğiniz gibi Çinli denekler ABD’li deneklere göre başarıdan kendilerine daha az bir pay alırlar. Aynı zamanda Çinli öğrencilerin başarılarında durumun özelliklerine yükleme yapması da kültürlerin değerlerini yansıttığını göstermektedir.
Bu konuyla ilgili akla gelen bir diğer soru başarısızlık durumunda nasıl bir sonucun ortaya çıktığıdır. ABD’deki gibi bireyselci kültürlerde insanlar kendine hizmet eden yanlılığa eğilim gösterdiklerinden başarısızlık durumunda kendi dışlarına ve duruma bakmaktalardır. Çin’deki gibi ortaklaşacı yaklaşımlarda ise bu durumun tam tersi söz konusudur. İnsanlar başarısızlıkları dış değil iç etkenlere bağlamaktalardır. Gerçekten de Japonya ve Çin gibi Doğu Asya ülkelerinde başarısızlık durumunda kendine yönelik eleştirel yüklemeler çok yaygındır. Kişi kendini eleştirdiğinde diğer insanlarda ona duygudaşlık ve sevecenlik gösterir ve bu durum grup içerisindeki üyeler arasında karşılıklı bağı güçlendirir.
Adil dünya görüşünün insanlara güvenli, düzenli ve öngörülebilir bir yaşam görüşünü korumada yardım eden korumacı bir yükleme olduğunu hatırlayalım. Bu durumla ilgili bir soru aklımıza gelebilir. Peki bu durumun kültürel bir yanı olabilir mi? Psikolog Adrian Funham çoğu insanın dünyanın adil bir yer olduğu inancını taşıyan bir toplumda ekonomik ve sosyal eşitsizliklerinde adil görüleceğini de savunmuştur. Bu tip toplumlarda yoksul ya da yoksun insanların az şeye sahip olmayı hak ettiklerine inanılır. Bu durumda adil dünya yüklemesi adaletsizlikleri ve bunları haklı göstermek için kullanılırdı.
Bu konu hakkında yürütülen ilk çalışmalarda da buna bir sonuca ulaşılmıştır. Zenginlik ve yoksulluk düzeylerinin uçlarda olduğu kültürlerde adil dünya yüklemeleri, daha eşit bir gelir dağılımına sahip ülkelere göre daha yayındır.