İnsanlarda ve diğer hayvanlarda saldırgan davranışlar beyinde amigdala olarak anılan merkezi bir bölge ile ilişkilidir. Amigdala uyarıldığında uysal organizmalar şiddete bürünür, benzer biçimde yine bu bölgedeki nöron faaliyeti engellendiği zaman saldırgan organizmalar uysallaşır. Yine burada da bir esneklik söz konusudur: nörolojik mekanizmaların etkisi sosyal etmenler tarafından değiştirilebilir ayrıca bu insanlar haricinde hayvanlar için de geçerlidir. Bir örnekle açıklayacak olursak, erkek bir maymun daha az baskın maymunların yanındayken amigdala uyarıldığında öteki maymunlara saldırır. Diğer bir yandan, daha baskın maymunların yanındayken amigdala uyarıldığında saldırmayacak, bunun yerine oradan uzaklaşmayı tercih edecektir.
Saldırganlığı belli başlı kimyasalların etkilediği görülmüştür. Örneğin,serotonin adlı bir kimyasal bir madde sadece orta beyinde meydana çıkar ve itkisel saldırganlık üzerinde ketleyici bir etkiye sahiptir. Hayvanlarda serotonin akışına engel olunduğunda bunu genel olarak saldıgan davranışlar izler; araştırmacılar insanlarda şiddet içeren suça yönelik davranışların özellikle normalin altında serotonin üretimi ile bağlantılı olduğunu bulmuştur.
Serotonin azlığı saldırganlığın bir sebebi olduğu gibi, erkek hormonu olan testosteronun oldukça fazla salgılanmasına da neden olur. Testosteron, enjekte edilen laboratuvar hayvanlarını daha fazla miktarda saldırganlaştırmıştır ve insanlarda da bununla aynı doğrultuda bulgulara varılmıştır: Şiddet içeren suçlardan hüküm giyenlerde doğal testosteron seviyelerinin, şiddet içermeyen suçlardan hüküm giymiş mahkumlara nispeten önemli ölçüde fazla olduğu görülmüştür. Ayrıca, testosteron seviyeleri yüksek olan mahkumların hüküm giydikten sonra, özellikle açık karşılaşmalarda cezaevi kurallarını daha fazla ihlal ettikleri görülmüştür.
Yukarıdaki çalışmalar korelasyon niteliğindedir. Yüksek testosteron seviyelerinin duruma bağlı olduğu düşünülebilir. Yani saldırgan bir bağlamda olmak daha fazla testosteron üretilmesine sebep olur. Doğal deney olanaklarından birisi de testosteron seviyelerini değiştirerek cinsiyet değiştirmeyi seçen insanlardır. Testosteron seviyelerini düşürerek kadın olmayı seçen insanlar, yükselterek erkek olmayı seçen kadınlar vardır. Erkek olmayı seçenlerin saldırganlık seviyeleri artarken, kadın omayı seçenlerde ise düşmüştür. Bu doğal deneyde katılımcılar hormonlarının değiştirildiğinin bilincindeler ve daha erkeksi ya da kadınsı olma umudu taşımaktadırlar. Elbette ideal bir deneyde, hormon düzeylerinin yükseltildiğini ve ya düşürüldüğünü katılımcıların bilmemesi ve yeni duyguların ortaya çıkma beklentisi olmaması gerekmektedir.