SALDIRGAN DAVRANIŞIN FARKLILIKLARI (Evrimsel Yaklaşım)

Cemal Berk CENGİZ 2.9k Görüntüleme
4 Dk Okuma

    Evrimsel yaklaşım, son yıllarda evrim psikologları saldırganlığın genlerinin sürdürülmesini sağladığı için erkeklerin genlerinde programlanmış olduğu düşüncesiyle saldırganlık tartışmasına katıldılar. Bunun sonucunda erkeklerin neden saldırgan davrandıklarını açıklamak üzere iki kuram ortaya atılmıştır.

    İlk kuram erkeklerin diğer erkekler üzerinde egemenlik kurmak için saldırgan davrandıklarını savunur. Bu düşünceye göre dişiler en iyi genleri sağlayacak, çocukları da en iyi şekilde koruyacak ve en iyi kaynakları sağlayacak erkekleri seçme eğilimindedirler.

    İkinci kuram ise, erkeklerin kıskançlık nedeniyle saldırgan davranışlar sergilediklerini ve bu sayede eşlerinin başkaları ile çiftleşmemesini sağlamaktır. Bu da babalıklarını garanti altına almaktadır.

    Erkeklerin daha çok üreme kapasitelerinin en yüksek olduğu ergenlik döneminde ve 20’li yaşlarda şiddet içerikli davranışlar sergilediğini gösteren istatistikleri evrimsel yaklaşımı yüzeysel bir şekilde desteklemektedir. Bu genç bireyler için şiddet genellikle görünüşte saygı ile ilgisiz nedenlerle patlak verir. Olaya karışan erkekler için ise durum önemli gibi gözükmektedir. Grup içindeki vasıfları için kavga ederler. Erkekler arasındaki bir diğer saldırganlık eğiliminin sebebi birbirlerini ve eşlerini kıskanmalarıdır.

    En çağdaş toplumlarda bile günümüzde toplumsal egemenlik ve dişilere erişim hala büyük oranda, bütünüyle olmasa da, statüye dayanır. Öte yandan son zamanlarda statü farklı bir anlam kazanmıştır. Çoğu grupta bulunan erkeklere fiziksel gözdağı vermek kadınları etkilemek için en önemli yol değildir. Bunun yerine artık yüksek statülü kariyerler, zenginlik ve şöhret gücün temellerini oluşturmaktadır.

    Hayvanlar arasında saldırganlık ise, daha öncede belirttiğimiz gibi bakış açısını destekleyen araştırmalar bu konuda da düşündürücü olmakla birlikte yetersizdir.  Çünkü bu konuda kesin sonuçlar verecek bir deney yapmak olanaksızdır. Dolasıyla bilim insanları hayvanlar üzerinde deneyler yaparak saldırganlığın ne kadar genetik olduğunu inceleme yolunu seçmişlerdir.

    Bir örnekle bunu açıklamak gerekirse, kediler ile fareler arasındaki ilişkiyi ele alalım. Çoğu insan kedilerin içgüdüsel olarak fareleri yakalayıp öldüreceğini düşünür. Yarım asır önce biyolog Zing Yang Kuo bunun bir söylenti olduğunu ispat etmek için basit bir deney yapmıştır. Bir kedi yavrusu ile fareyi aynı kafesin içinde büyütmüştür. Kedinin fareye saldırması bir yana iki hayvan çok sıkı iki arkadaş olmuştur. Bunun da ötesinde olanak verildiği zaman bile diğer fareleri kovalayıp öldürmeyi reddetmiştir. Bu da bize iyiliksever davranışın sadece kafesteki fare için olmadığı diğer fareler içinde aynı davranışta olduğu gözlemlenmiştir.

    Bu deney her ne kadar etkileyici gözükse de saldırgan davranışın içgüdüsel olmadığını kanıtlamıyor. Yalnızca saldırgan davranışın içgüdülerinin erken deneyimlerle engellenebileceğini göstermektedir.

    Sormamız gereken diğer sorular ise, peki bir organizma diğer organizmalarla hiçbir temas olmadan büyürse ne olur? Saldırgan eğilimler sergiler mi sergilemez mi? Bu soruları yine bir deneyle açıklamak gerekirse yalıtılmış şekilde büyütülen farelerin kafesine başka bir fare konduğu zaman yalıtılmış farelerin onunla kavga ettiğini, dahası deneyimli farelerle aynı tehdit ve saldırı davranışlarını gösterdikleri görülmüştür. Yani sonuçta ne kadar saldırgan davranış deneyimle değiştirilebilse de öyle görülüyor ki saldırganlığın öğrenilmesi gerekmez.

    Sonuçta saldırganlık seçime bağlı bir stratejidir. Saldırganlık geçmişteki deneyimlerine olduğu kadar kendini içinde bulduğu belirli sosyal çevreye de bağlıdır.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version