ÖFKEYİ AZALTMANIN YOLLARI

Cemal Berk CENGİZ 2.7k Görüntüleme
4 Dk Okuma

    Şiddet, insanoğlunun yaratılışında bulunan savunma ihtiyacının oluşturduğu ya da karşı savunma durumunda ortaya çıkan ve topluluk halinde yaşayan hayvanlarda grup içerisindeki otoriteyi sağlamak için diğer hayvanların varlığını tehdit unsuru olarak görmek ve bu konuda onları sevdirmek için uygulanan zarar vermeye yönelik psikolojik davranış türüdür. Şiddet kendini mazur göstermeye sebep oluyorsa, bu da daha fazla şiddeti getiriyorsa birisine öfkelendiğimizde ne yapmamız gerekir? Öfkeye boğulup evin içinde asık bir suratla gezinmek ve birisinin zihnimizi okumasını beklemek pek de iyi bir çözüm gibi durmuyor; düşüncelere kendini kaptırmak da öyle, sonuçta bunlar öfkeyi yoğunlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Peki, öfkemizi biriktirmek de dışa vurmak da zararlı ise ne yapabiliriz? Aslında bunun yanıtı göründüğünden daha basit.

    Öncelikle, öfkenin dağılmasını sağlayan etkin bir rol oynayarak öfkemizi denetleyebiliriz. Bu etkin roller Thomas Jefferson’ un önerdiği gibi, içinden 10’ a kadar saymak gibi basit yöntemlerdir. Derin nefes almak ya da dikkat dağıtıcı bir şeyler yapmak (bulmaca çözmek, sakinleştirici müzikler dinlemek, bisiklet gezintisine çıkmak vb.) öfkenin azalmasında oynanabilecek yararlı etkin rollerdir.

    Şimdi öfkeyi azaltmanın yollarına birlikte göz atalım:

Özür Dileyerek Öfkeyi Yatıştırmak

    Saldırganlığı azaltmanın yollarında biri, engellenmeye neden olan kişinin davranışının sorumluluğunu üstlenerek özür dilemesi ve aynı şeyin büyük ihtimalle bir daha olmayacağını söylemesidir. Örneğin, bir arkadaşınızı konsere götüreceğinizi düşünün. Dört gözle konseri bekliyor ve saat yedi buçukta onun evinde buluşmayı kararlaştırıyorsunuz. Ucu ucuna yetişecek şekilde evden çıkıyorsunuz ve lastiğinizin patlak olduğunu fark ediyorsunuz. Lastiği değiştirip arkadaşınızın evine gittiğinizde şimdiden 20 dakika geç kaldığınızı görüyorsunuz. Bu durumu arkadaşınıza anlatmak için iki farklı davranıştan birini seçiyorsunuz.  (A) İçeri rahat bir şekilde girip gülümsüyorsunuz ve “Aman, zaten iyi bir konser olmayacaktı. Takma kafana, o kadar da önemli değil” diyorsunuz ya da (B) Olanları olduğu gibi anlatıp  özür diliyorsunuz ve bunu bir şekilde telafi edeceğinizi söylüyorsunuz. Sizce arkadaşınız hangi cevaba nasıl tepki verir?

                Birinci davranış şekli için saldırgan davranma eğilimi ihtimali yüksektir. Genel olarak, içten bir özür ve kusurlu kişinin tüm sorumluluğu üstlenmesi saldırganlığın azalmasında etkili bir yöntemdir.

 

Saldırgan Olmayan Davranışları Örnek Alma

Saldırgan davranan insanları gören çocuklar daha saldırgan olurlar. Peki bunu tersine çevirip çocuklara saldırgan olmayan modeller, kışkırtıldıklarında kendilerini sakin, makul ve hoş bir şekilde ifade edebilen insanlar gösterdiğimizde neler olur? Bu yaklaşım çeşitli deneylerde test edilmiş ve işe yaradığı görülmüştür. Bu deneylerde çocuklar ilk önce, kışkırtıldıklarında saldırgan davranmayan gençleri izlemiştir. Daha sonra, çocuklar kendilerini kışkırtılacakları benzer bir durumda bulduklarında, saldırgan olmayan modelleri görmeyen çocuklardan çok daha az saldırganlık eğilimi sergilemişlerdir.

 

İletişim ve Sorun Çözme Becerilerini Geliştirme

    Engellenme, sinirlenme, öfkelenme ya da anlaşmazlığa düşme duygularını yaşamadan geçen bir hayatı, hatta sıradan bir günü hayal etmek imkansızdır. Öfke bir sorun olarak parçamız haline geldi, ancak asıl sorun öfkenin kendisi değildir elbette. Sorun, öfkenin şiddet ya da gaddarlık şeklinde dışa vurumudur. Şiddeti azaltmanın yollarından biri de öfke ve eleştiriyi yapıcı bir şekilde ifade etme, anlaşmazlık baş gösterdiğinde nasıl uzlaşıp karşılıklı ödünler verileceği gibi teknikler ile başkalarının gereksinim ve isteklerine daha duyarlı olmanın yollarını öğretmektir. Bu tip formel bir eğitimin saldırganlığı azaltmakta etkili olabileceğini gösteren oldukça veri bulunmaktadır.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version