BÖLGECİLİK ve SALDIRGANLIK

Cemal Berk CENGİZ 2.4k Görüntüleme
3 Dk Okuma

Dünya üzerindeki hemen hemen her psikolog saldırganlığın seçime bağlı bir strateji olduğunu fikrine uyum sağlamaktadır. Bununla birlikte insanlar mevzu bahis olduğunda, sosyal etkileşimlerimizin karışıklığı ve mühim olması sebebi ile, sosyal durum öbür hayvan türlerine oranla çok daha fazla önemli bir duruma gelir. Öyle görünüyor ki biz insanlar belli başlı kışkırtıcı uyarıcılara, saldırgana karşı koyma yöntemleri bularak tepki verme eğilimi ile dünyaya geliriz.

 Yine de ciddi anlamda saldırgan davranışlar sergileyip sergilemememiz bu doğuştan gelen eğilimler, türlü öğrenilmiş engelleyici tepkiler ve sosyal durumun kati doğası arasında meydana gelen karmaşık etkileşimlere bağlıdır. Bir örnek verecek olursak; her ne kadar karıncadan maymunlara kadar birçok hayvan, kendi bölgesini işgal eden diğer bir hayvana saldırsa da buradan kimi popüler yazarların yaptığı gibi, insanların da ayı şekilde bölgelerini korumaya yönelik programlandığı ve belli uyarıcılara karşı saldırgan davranışlar sergilediği neticesine varamayız.

Aslında, birçok sosyal psikologun insanlarla ilgili doğuştan gelen davranış örüntülerinin ebedi bir değişebilirlik ve esneklik taşıdığı görüşünü destekleyen oldukça fazla miktarda bilgi bulunmaktadır. Hakikaten de kültürler arası çalışmalarda da değişik kültürlerin saldırganlık derecesi açısından büyük farklılıklar sergilediği görülmüştür. Avrupa tarihi bir bütün olarak ele alındığında birbiri ardına oluşa gelen savaşlarla doludur. Buna istinaden, son çalışmalar iş birliğine dayanan ortaklaşacı kültürlerde saldırganlık seviyesinin yüksek olduğunu gösteriyor. Buna benzer olarak birtakım ilkel kabileler huzur ve uyum içerisinde bir yaşam sürerler, bu kabilelerde saldırgan davranışlara oldukça az rastlanmaktadır.

Saldırganlığın zamanla değişmesi, belli bir kültürde farklılaşan sosyal şartlar sıklıkla saldırgan davranışlarda da göze çarpan farklılıklara sebep olur. Örneğin, Kuzey Amerika’ da yaşamakta olan Iruquois yerlileri avcılıkla uğraşan, diğer kabilelere karşı saldırgan tavırlar sergilemeyen, barışçıl bir toplumdu. Bununla beraber 17. Yüzyılda Avrupalıların kıtaya gelmesi Huron kabilesi ile, artık üretilen eşyalarda takas edildiğinden dolayı değeri hızlı bir şekilde artan hayvan postu uğruna çekişmeye girmelerine sebep olmuştur. Huronlarla aralarında yaşanan birkaç olaydan sonra Iruquois kabilesinin üyeleri dehşetli savaşçılara dönüştü. Bu kişilerin, kontrol altına alınamayan içgüdüleri sebebiyle zorlu savaşçılara dönüştükleri söylenemez. Aslında saldırganlıklarının ortaya çıkmasının nedeni büyük bir ihtimalle sosyal değişimin çekişmeyi arttırmasıydı.

Bölgecilik ve saldırganlık, Amerikan toplumunda saldırgan davranışlar ve şiddeti tetikleyen olaylar arasında oldukça fazla bölgesel farklılıklar görülür. Örneğin, Richard Nisbett özellikle kırsal yaşam alanlarında görülen cinayet olaylarının güneyli beyaz erkekler arasında görülenden çok daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Diğer taraftan, bu durum sadece tartışma kaynaklı cinayetler için geçerlidir. Nisbett’ in araştırması, tarama soruları genel hatları ile ifade edildiğinde, güneylilerin kuzeylilerden daha fazla şiddete başvurmadığını gösteriyor. Bununla beraber, güneylilerde savunma amaçlı ve hakarete karşılık olarak şiddete başvurma eğilimi daha yüksektir.

Bu İçeriği Paylaşın
Yorum bırakın

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version