Hayatı akışına bırakmak ve onun istediği gibi yaşamak…
Sanki bir denizin ortasında kalmış gibi, sessiz ve kimsesiz! Sadece dalgaların sesi ve tahmin edilemeyen bir yol. Bilmediğiniz bir liman ya da alabora olmuş bir tekne ve siz…
Hayat öyle acımasız ki ona kolay yoldan kendinizi teslim ederseniz onun istediği şekliyle yaşamaya mahkum olursunuz. Bundan sonrasında ise hayat hakim, siz ise ebedi mahkum …
Hayatın kelepçesini yememek hatta dimdik karşısında durarak istediklerinizi istediğiniz şekliyle yapmak aslında çok zor değil. Sadece yaşamınızı şekillendirmeniz gerekiyor. Bu da planlı yaşam ve kendinize inanmaktan geçer.
Hayatınızı planlı yaşamak için hayatı olduğu gibi yaşamak yerine sizlerin tercihleriyle şekillenen seçeneğinizi yaşayın. Bu size başarıyı, mutluluğu ve istediğiniz her şeye ulaşmanıza bir anahtar olacaktır. En önemlisi sizi siz yapan dünyanızı oluşturacaktır. Planlı yaşarsanız size hazırlanan zaman tuzaklarından kurtulmuş olursunuz. Zaman o kadar değerli ki bunun değerini ancak saçlarınıza ak düşüp aynaya baktığınızda anlarsınız. Bir saniyenin bile insan yaşamında maalesef geri dönüşü yok, gençken yapacaklarınızı vakit kaybetmeden yapmazsanız yaşlandığınızda kafanızı duvarlara vursanız da nafile..
Biz insanlar aslında kolay yolu seçiyoruz. Bir derbi maçına günler öncesi hazırlık yapıyoruz yada bir dizi film uğruna bir çok şeyi erteleyebiliyoruz. Hangimiz bir hafta yada bir günün planını yapıyor ki çok az bir kesim plan yaparak hayatını yaşıyor ve şöyle bir baktığınızda planlı yaşayan insanların %98'i kariyer sahibi ve işinde başarılı insanlardır. Hayattan istediklerini almışlardır.
Plansız yaşayıp hayatın esiri olmak, hayat nereye sürüklerse orada olmak maddi manevi bir çok şeyi de beraberinde götürür. Hani az bir sıkıntımız olsa kafamıza takıp “Neden böyle oldu?“ diye kendimizi sorgularken aslında dost sandığımız bir el omzumuza uzanıp “Takma kafana ya hayatı akışına bırak boşver her şey olur. ” diyerek farkında olmasak da o an tüm azmimizi elimizden alır. İstediğimiz şeye çabalamak yerine olduğu gibi bırakmayı tercih ederiz. Halbuki o el uzandığında “Aslanım sen güçlüsün bu işin üstesinden geleceksin sakın yılma“ gibi teşvik edici sözler kullanılsa istediğimiz şeye ulaşma, onu başarabilme azmimiz daha da çoğalacak, kendimize inancımız artacak ve istediklerimize çok rahat bir şekilde ulaşacağız.
Tarihimize de bakarsak bunu en açık şekliyle görebiliriz. İstiklal harbinde inanılan dava üzerine neler yapılabileceği çok açık bir kanıttır. Durum itibariyle her türlü yorgunluğa, o da yetmiyormuş gibi kara bulutlar gibi bizi saran, savaşı kazanmaya yönelik maddi öğelerin azlığı, açlığı ile boğuşan bir millettik. Bizden çok iyi olan milletler ile savaştık ve savaşlarımızı yeneceğimize inanarak, planlı hareket ederek kazandık. Ulu önder Mustafa Kemal'in bu harbi kazanmasının sebebi planlı ve disiplinli çalışması ve Türk Milleti'ne olan güvenidir.
”Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir” ..
Düşünsenize Mustafa Kemal kendisine askerlerine inanmasa, bu kadar plan yapmasa askerlerini, teşvik etmese ve onlara deseydi ki “Kafanıza takmayın zaten sayımız az cephanede malum biraz savaşalım zaten kazanamayız ama maksat mücadele etmek J Yani sizce askerler savaşırlar mıydı? ya da halimiz nasıl olurdu? düşünmesi bile güç gerçekten…
Biz, zekasıyla dünyayı kendisine hayran bırakan bir Ata'nın evlatlarıyız. Hayatınızda hiç bir şeyi imkansız olarak görmeyin ve ertelemeyin, isteyin. Planlayın ve kendinize güvenin. Hayatınızı planlı yaşayın. Kendinize ve çevrenizdeki insanlara karşı yıkıcı değil, yapıcı olun. Teşvik edin. Geçmişinize takılı kalmak yerine geleceğinizi planlayın ve geleceğize umutla bakın …