Evde ya da iş yerinde etkileşim halinde olduğumuz insanlarla iletişim dikkat edilmesi gereken bir husustur. Sosyal ve iş çevremizde bulunan insanların ayrı ayrı problemleri olabilir. Örneğin; geçim sıkıntısı, rekabet ortamı, sınav stresi, işsizlik, iş yerinde yaşanan problemler ve bunun gibi bir çok problem insanları patlamaya hazır bir bomba haline dönüştürebilir. Eğer biz bu kişilerle kurduğumuz iletişimde dikkatli davranmassak bu durum kıvılcım vazivesi görebiliriz. Bu da hem kendimiz için hem de onlar için hiçte iç açıcı bir olay olmaz. Burada dikkat etmemiz gereken nokta, patlamaya hazır bomba halindeki bu kişilere kıvılcım olmamak.
Bu açıdan iletişim bir beceri olarak tanımlanabilir. Çevremizdekilerle anlaşabilmek, onlarla duygu ve düşüncelerimizi rahat bir şekilde paylaşabilmek ya da onlarla kaynaşabilmek gerçekten dikkat ve özen isteyen işlerdir. Çevremize baktığımızda çoğu kimsenin konuşarak iletişim kurmalarına rağmen, yanlış anlaşıldıklarını söyleyenler çıkıyor. Bunun sebebi ise iletişim denilince insanların aklına hemen konuşmak geliyor. Yani çok konuşan bir kimsenin iyi iletişim kurduğu düşünülüyor. İşin aslı, ne söylediğimizden önce bunu nasıl söylediğimiz, konuşmanın dışında insanları nasıl dinlediğimiz önemlidir.
Karşımızdaki insanı iyice dinlersek, onun problemlerine yardımcı olacak, bu vesileyle de onunla iletişim kurmuş olacağız. İletişimin temelinde karşılıklı saygı ve sevgi yatar. Kin duyduğunuz birisiyle doğru iletişim halinde olmak çok zordur. Gerekli saygı ortamı oluşmazsa diğer insanlarla olan iletişiminizde de sıkıntı yaşayabilirsiniz.
“İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın; çok yaklaşma yanarsın.”
Evet, Sadi Şirazi’nin bu sözü iletişimle ilgili yazılabilecek onlarca kitabı kapsayan bir sözdür. Doğru iletişim kurmak zor bir olaydır ancak bunu sağlıklı bir şekilde yürütmek daha zor bir şeydir. Bu yüzden insanlara temelde saygı sonra da sevgi ile yaklaşmamız lazım. Etkili bir iletişimin en güçlü anahtarı bu iki kavramdır.