KENDİMİZİ TANIMAK İÇİN BAŞKALARINI KULLANMAK
Benlik kavramı ıssız bir ortamda kendi kendine gelişmez, aksine çevremizde bulunan insanlar tarafından şekillendirilir. Eğer başka insanlarla iletişim halinde olmasaydık kendi imgemiz bulanık olur çünkü, kendimizi başkalarından ayrı bir benliği olan birisi olarak göremezdik.
a) Kendimizi Başkaları İle Karşılaştırarak Kendimizi Tanımak
Kendimizi tanımak için başkalarını kullanabilir miyiz? Aslında kendimize sormamız gerek soru budur. Kullanabilirsek, bunu nasıl yapabiliriz? Kendi yetenek ve tutumlarımızı anlamamızın yollarından biri, başka insanlar arasında nasıl durduğumuza bakmaktır. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak, yardım fonu oluşturan bir ofiste çalıştığınızı varsayalım aylık maaşınızdan bir miktar kesilmesini ve bunun bir yardım kuruluşuna gitmesini sağlayabilirsiniz. Ayda 50 Türk Lirası bağışlamaya karar veriyorsunuz. Bu yeterli bir bağış olabilir mi ya da sizin doğanız gereği özel bir gurur duymanızı gerektirir mi? Bu soruya cevap vermenin bir yolu kendinizi başkaları ile karşılaştırmaktır. Arkadaşınızın daha az bir miktar bağışladığını öğrenince, büyük ihtimalle kendinizi başkalarına yardım etmeyi önemseyen, cömert biri olarak göreceksiniz. Bir başka ihtimal ise, arkadaşınızın sizden daha fazla bağış yapığını öğrenmeniz ve bunun sonucunda kendinizi o kadarda cömert hissetmeyeceksiniz. Bu örnekten hareketle sosyal karşılaştırma kuramına göre insanlar kendi yetenek ve davranışlarını, başka insanlar ile karşılaştırdıklarında öğrenirler.
b) Başkalarının Görüşlerini Benimseyerek Kendimizi Tanımak
Yukarıda yeteneklerimi öğrenmek için başkaları ile kıyaslama yapmamız gerektiğinden bahsettik. Bunun yanı sıra, sosyal dünya ile ilgili görüşlerimiz söz konusu olduğunda genellikle arkadaşlarımızın görüşlerini benimseriz. Birlikte vakit geçiren insanların genellikle dünyayı aynı şekilde gördükleri düşünülmektedir. Örneğin iki oda arkadaşı seçimlerde aynı partiye oy vermiş olabilir ya da aynı televizyon programını izlemekten hoşlanabilirler. Yan dairede kalanlar ise farklı bir partiye oy vermişken yine farklı bir televizyon programının tutkunu olabilirler. Benzer görüşlü insanlara getirilebilecek açıklamalardan biri, doğal olarak benzer görüşlere sahip insanların bir araya gelmeleri ve farklı görüşler taşıyan insanlara oranla, birbirleri ile sosyal bir bağ kurma olasılıklarının daha yüksek olmasıdır.
Diğer bir açıklama ise, bazı koşullarda insanların birlikte takıldıkları insanların görüşlerini benimsedikleridir. Psikolog Charles Cooley’e göre bu durum ayna benlik olarak adlandırılır. Yani insan kendisini ve sosyal dünyasını başkalarının gözüyle görür ve bu görüşle benimser. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise bu durumun iki kişisinin iyi geçinmek istediğinde söz konusu olduğunu ortaya koymuştur.
Arkadaşların birbirlerinin düşüncelerine etki etmesi belki de sanıldığı gibi çok şaşırtıcı bir durum değildir. Bu durumda asıl şaşırtıcı olan bu tip bir sosyal uyumlamanın, yani insanların, diğer insanların düşüncelerini benimsemesinin ilk defa karşılaştıkları ve iyi geçinmek istedikleri insanlara karşı ortaya çıktığını görmektir.
Yine son yıllarda yapılan testler sonucunda, hoşlandığımız insanların görüşlerini otomatik olarak benimseyip, hoşlanmadıklarımızın görüşlerini otomatik olarak reddettiğimizi göstermiştir.