KENDİ DAVRANIŞLARIMIZI GÖZLEMLEYEREK KENDİMİZİ TANIMAK
Bu konuya bir örnekle başlayacak olursa örneğin, bir arkadaşınız size Türk sanat müziğini ne kadar sevdiğinizi soruyor. Bu soruya karşın biraz duraksıyorsunuz, çünkü büyüme sürecinizde bu müziği hiç dinlememişsiniz. Ancak son zamanlarda arada bir dinleme isteğiniz oluyor. Bu soruya bilmiyorum diye cevap veriyorsunuz. “ Sanırım bazı sanat müziği parçalarını seviyorum, daha dün işten dönerken arabada bir iki parça dinledim. ” Bu durumda aslında farkında olmadan önemli bir öz bilgi kaynağını kullanmış oluyorsunuz.
Kişinin kendi davranışlarını gözlemlemesi Benlik-algısı kuramına göre tutum ve duyguları belirsiz ya da muğlak olduğunda bu durumlar hakkındaki davranışlarımızı ve bu davranışlar sonucu ortaya çıkan durumu gözlemleyerek çıkarımlara varırsınız. İlk olarak duygularımızı ele alacak olursak, duygularımızı nasıl hissedeceğimizden emin olmadığımız zamanlarda davranışlarımıza bakarak değerlendiririz. Türk sanat müziğini çok eskiden beri sevmiş olsaydınız, bunu söylemek için davranışlarınıza bakmaya gerek duymazdınız. Diğer yandan duygularınız her zaman bu kadar kesin olmayabilir, belki de bu konuda daha önce hiç düşünmemiştiniz. İşte özellikle bu gibi durumlarda neler hissettiğinizi anlamak için davranışlarınızı bakarsınız. İkinci olarak, insanların davranışlarının gerçekten hislerini yansıtıp yansıtmadığını ya da onları bu şekilde davranmaya iten durumun olup olmadığını ayırt ederler. Türk sanat müziği kanalını kendi isteğinizle açtıysanız (kimse sizi bunu yapmaya yönlendirmediyse) büyük ihtimalle Türk sanat müziğini sevdiğiniz için bu kanalı dinlediğiniz sonucuna ulaşırsınız. Eğer o kanalı siz değil yanınızdaki arkadaşınız açtıysa, bu tarzı sevdiğiniz için arabada onu dinlediğiniz sonucuna ulaşmanız pek te mümkün olmazdı.
Son olarak İçsel/Dışsal Güdülenme konusuna değinelim. Örneğin öğrencilerine karşı sevgisi fazla olan bir ilkokul öğretmeni olduğunuzu düşünün. Hem daha çok okumalarını, hem de kitap okuma alışkanlığını kazanmalarını istiyorsunuz. Bunu başarmak ise pekte kolay olmayacak, çünkü öğrencilerinizin dikkatini televizyon, bilgisayar oyunları ve cep telefonu gibi birçok şeyden okumaya çekmeniz gerekecektir. Siz de birçok öğretmen gibi bu alışkanlığı kazandırmak için ödüllendirme yöntemini seçersiniz. Belki bu şekilde onların dikkatlerini kitap okumak için yoğunlaştırabilirsiniz. Tabi yıllardır öğretmenler öğrencilerin motivasyonunu arttırmak ve doğru alışkanlıklara çekmek için bir gülümseme ya da yıldızlı pekiyi ile ödüllendirme yolunu seçmişlerdir. Ancak artık daha güçlü ödüllendirmelere başvurmak zorunda oldukları kaçınılmaz bir gerçektir.