İlköğretime başlayacak olan çocukların bazı yeterliliklere sahip olmaları gerekmektedir ve bu durumu etkileyen birçok etmen vardır. Bu etmenler çocukların okulda başarı göstermelerini, eğitim ve öğretim hayatlarını etkiler.
İlköğretime hazır oluşu etkileyen etmenlerden bazıları:
- Fizyolojik Etmenler: Bu etmende çocukların okula gitmeye hazır oluşlarından bahsedilmektedir. Bir çocuk okula gidebilir mi, o yeterlilikte mi, kendine yetebilecek şekilde mi? gibi soruların yer aldığı etmendir. Ülkemizde okula başlama yaşı son dönemde yapılan 4+4+4 değişikliğine kadar 7 idi; fakat son değişiklikle bu 66 ayını doldurmuş olmak olarak değiştirildi. Yaş ve gelişim fizyolojik etmen demektir.
- İşitme: Bu etmende duymak, işitmek ile ilgili problem olmamasından ya da seslerin ayırt edilişinden bahsedilmektedir. Çocuklar okula giderler ve öğretmenler tarafından ders anlatılır, bunun yanı sıra arkadaşları ile paylaşım içine girerler. İşitme ile ilgili bir problem olması çocuğun okulda sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Öğretim yapılır iken konuşmak gerekir ve konuşulanı işitmek anlamak gerekir bunun için sorunlar çıkabilir. İşitme ile ilgili farklı bir durumu olan bireye yardım sağlanmalıdır. Okul öncesi dönemlerde çocuklara işitme ile ilgili bolca etkinlik düzenlenmelidir.
- Görme: Öğrenmenin en kalıcı şekilde sağlanması için gerekli olan organımız gözdür. Gözün algılaması ve görülen şeylerin etkili öğrenilmesi oldukça fazladır. Okul öncesi dönemde görme duyusunu desteklemek için yaptırılacak etkinlikler çocukların okuma ve yazmaya hazır oluşlarını artırmaya yardımcı olur. Örneğin renkli yazılarla yazılmış ‘’FEN-DOĞA KÖŞESİ’’ yazısı bile görsel olarak çocukların okuma yazma becerilerini etkiler. Bu durumdan dolayı uzmanlar okul öncesi kurumlarda bulunan nesnelerin üzerine isimleri yazılmalı görüşündedirler.
- El ve Göz Koordinasyonu: Bu etmende bahsedilen çocukların el ve göz koordinasyonunun uyumlu mu ya da yeterli mi olduğu konusudur. Çocukların okul öncesi kurumlarda ilköğretime hazırlanırken bu beceriyi kazanmaları gerekmektedir. Sanat etkinliklerinde uygulanacak çocukları geliştirmeye yönelik etkinlikler öğrencilerin bu becerilerini artırmayı sağlayacaktır.
- Elini Kullanabilme: Her birey farklı elini kullanır. Bu durum beyin yapısından kaynaklanır. Çocuklar beyin yapılarına uygun şekilde sağ ya da sol elini kullanır. Çocukların istekleri doğrultusunda gerçekleşen bir durum değildir. Uzmanlar bu konuda aileleri uyarıyor ve sağ el ya da sol el kullanımında çocuklara herhangi bir müdahalede bulunulmaması konusunda. Uyarının nedeni bazı ailelerin sol eli kullanan çocuklarına gerçekten baskı olacak şekilde yaklaşımlarıdır.
- Cinsiyet: İlköğretime hazır oluş konusunda genel anlamıyla bakmak gerekirse erkek ya da kız çocukların başarı seviyeleri arasında fark olmadığı görülmektedir. Cinsiyet ayrımı yapılmaması gerekmektedir. Kız çocuğu olan bir veli kızlar konuşmayı sever ve sözeli iyi yapar ya da erkek çocuk sahibi bir veli erkeklerin kafası matematiğe basar şeklinde düşünmemelidir. Dikkat edilirse eğer bazı durumlarda kızlar daha baskın, bazı durumlarda erkekler daha baskın şeklinde bir düşünce olmaması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
- Bilişsel Etmenler: Bilişsel yani zihinsel etmenlerdir. Bu etmen katılım yoluyla çocuklara geçer ve çok geniş bir yapısı vardır. Çocuklar gelişim gösterirler, doğdukları hatta anne karnında oluştukları günden itibaren. Gelişimin ilkeleri vardır ve bunlardan birisi gelişim bir bütündür ilkesidir. Evet gelişim bir bütündür ve bütün halinde ilerler. Bilişsel gelişimde diğer gelişim alanlarını bünyesine alır. Örneğin; dil gelişimi. Dil gelişimi ve bilişsel gelişim birlikte gelişirler.
Bir çocuk 4 ya da 5 yaşında iken ilköğretime başlayamaz; çünkü çocuk 4 yaşında ve 4 yaşın gerektirdiği bilişsel yapıya sahiptir. - Çevresel Etmenler: İlköğretime hazır oluşu çevresel etmenler de etkilemektedir. Hepimizin de bildiği gibi aile ilk okulumuzdur ve ilk eğitimimizi aileden alırız. Ailenin verdiği eğitim hazır oluşu da etkilemektedir. Uygun bir aile ortamı ve ilgili anne babalar daha sağlıklı bir hazırlıkta en büyük yardımcıdır.
- Duygusal etmenler: Duygusal etmen bireyin iç dünyasının iyi olup olmadığını yansıtır. Rahat, huzurlu bir çocuğun ilköğretim ya da okulda sağladığı başarı daha yüksektir. Çocuklar birçok konuda duygusal sorun yaşayabilirler, örneğin; anne ve babasının sağlıksız ilişkisi ya da okulda tüm arkadaşlarının okumaya başlaması; fakat onun hala okuyamaması. Bu durumun aşılabilmesi için özen gösterilmelidir ve ailenin de öğretmenin de bireysel farklılıkları bilmesi ve bu doğrultuda hareket etmesi gerekmektedir.
Sonsöz; her çocuk kendine özgüdür ve bu asla unutulmaması gereken bir noktadır.
Bizdeki eğitim sistemi maalesef hala tek tipe hitap eder şekilde işliyor. O yüzden çocukların farklı yanları hep göz ardı ediliyor. Tabii bunda öğretmenlerin de bir suçu yok, kalabalık sınıflarda, bir sürü zorunluluk içinde, gerekli gereksiz evrakların arasında kaybolmuşken ne yapabilirler ki?
yeni eğitim sistemi sonucunda torununu erken okula yollamak zorunda kalacak olan teyzemin bu konuya yorumu: çocuk daha poposunu temizlemekten aciz, okula nasıl gidecek?