Kıskançlık; insanoğlunun hayatında bulunan, çoğu zaman rahatsız edici karmaşık bir duygu olarak tanımlanabilir. Daha geniş anlamda ise; kaybedilmek istenmeyen bir kişinin ya da ilişkinin, kaybedilecek korkusu ile ya da tehdit altında olduğunun düşünülmesi ile ortaya çıkan ruh halidir. Kıskançlığın yaşanması için 3 şeye gereksinim vardır ki bunlar herkes tarafından bilinir; kıskanan kişi, kıskanılan kişi ve kıskançlığa neden olan kişi.
Kıskançlık duygusunun beraberinde getirdiği bazı ruh halleri de vardır ki bunlar kişileri gerçekten yıpratan bir yapıya sahiptir. Örneğin; öfke, kendini değersiz hissetme, mutsuzluk, çaresizlik ve yalnızlık kıskançlık sonucu ortaya çıkan ruh halleri arasında gösterilebilir.
Kıskançlığın temel olarak 2 çeşidi vardır diyebiliriz. Bunlardan birincisi çoğu insanda gözlenen kıskançlık türüdür. Tamamen gerçek olaylara dayalı olduğu için ortada bir tehdit unsuru var ise kendini gösterir. Örneğin; eşinizin ya da sevgilinizin başka insanlarla görüştüğüne dair bazı sözler kulağınıza geliyorsa ve gözlemlerinizde bu söylemleri haklı çıkarıyorsa, içgüdüsel olarak bir kıskançlık duygusu ortaya çıkacaktır. Bu tarz bir kıskançlık yerinde ve tadında olduğu sürece sağlıklıdır diyebiliriz.
İkinci ise ortada hiçbir dayanak yok iken, sadece beyinde canlandırılan senaryolara dayanılarak eşlerden herhangi birinin diğerini, maddi ve manevi baskı altına almaya çalışmasıdır. Bu tarz bir kıskançlık iki taraf içinde hayatı cehenneme çevirebilir. Kıskançlık duygusunu bu denli yaşayan insanlarda paranoyaklık belirtileri gözlenmeye başlar ve kesinlikle bir uzman yardımı alması gerekmektedir. Aksi taktirde geri dönüşü olmayan akıl ve ruh sağlığı bozuklukları yaşanabilir.
Bahsedilen ikinci kıskançlık türü kesinlikle normal değildir ve tedavi edilmelidir.
Kıskançlık duygusu bizlerin doğasında mevcut olan bir duygudur. Ancak bunun dozunu arttırmak ikili ilişkilerde bize zarar vereceği gibi evlilik gibi kutsal bir bağında yıkılmasına neden olabilir.
Yani sonuç olarak kıskançlık için söylenebilecek en güzel söz; “azı karar, çoğu zarar.”
Doğruyu bilmekle doğruyu yapmak arasında o kadar fark var ki:( Her ne kadar yanlış olduğunu, mutsuzluktan başka bir şey getirmeyen bir işkence şekli olduğunu bilsek de engel olamıyor insan kendine. O telefonda mesaj sesi öttüğünde benim de kafamda çanlar çalıveriyor hemen:(((