Moskova Antlaşması yeni kurulmuş iki ülkenin sınırlarını düzenleyen, her iki ülke açısından da önemli bir antlaşmadır. Antlaşma ile Sovyet rejimi batılı ülkelere karşı bir dost kazanıyordu, buna karşılık TBMM yönetimi de doğuda ki sınırlarını güvence altına almış ve batılı devletler karşısındaki pazarlık gücünü de arttırmış oluyordu. Kurtuluş savaşı sırasında, Eylül 1920'de yapılan Doğu Harekatı ile Kars yöresi Ermenilerin elinden, Artvin ve Ardahan‘da Gürcülerin elinden geri alınmıştı. Ancak Sovyet rejimi’nin kurulmasının ardından Kızıl Ordu’nun, Ermenistan ve Gürcistan’a girmesiyle birlikte, Türkiye’nin doğu sınırları için bölgeye hakim yeni güç olan Sovyetler Birliği ile görüşülüp kesinleştirilmesi gerekti.
Türkiye’nin Moskova büyük elçiliğine atanan Ali Fuat Paşa‘nın -Cebesoy- görüşmelerine müteakip 26 Şubat 1921’de Türkiye ile Sovyetler arasında antlaşma toplantıları yapılmaya başlandı. Türk heyeti; Ali Fuat Paşa, Yusuf Kemal -Tengirşek-, Rıza Nur’ dan, Sovyet heyeti de Dışişleri Bakanı Çiçerin’den oluşmaktaydı.
- İki devletten birinin onaylamadığı antlaşmayı diğerinin de onaylamaması,
- Misak-ı Milli olarak tanımlanan topraklar üzerinde anlaşılması,
- Kars’ın ve Ardahan’ın Türkiye’ye, Batum’un Gürcistan’a bırakılması,
- Başkaca bir koruyucu devlete bırakılmaması koşuluyla Nahçivan’ın Azerbaycan’a bırakılması,
- Daha önce iki ülke arasında yapılmış bütün antlaşmalar ve Çarlık Rusya’sına verilen kapitülasyonlar’ın geçersiz olması
Maddeleri üzerinde anlaşan iki ülke Karadeniz ve Boğazlar’ın durumu konusunu ilerleyen dönemde toplanacak bir konferans ile değerlendirme konusunda da anlaşarak 16 Mart 1921’de antlaşmayı imzaladı.
Bu antlaşma ile aynı zamanda Sovyetler rejimi TBMM hükümetini Türkiye’nin idari yöneticisi olarak ta tanımış oldu. Esir değişimi maddesinin hemen devreye girebilmesi için antlaşmanın bu maddesi, hemen devamındaki maddeler ise onay belgelerinin karşılıklı verilmesi ile birlikte 22 Eylül 1921’ de yürürlüğe girdi.