Facebook’un depresyona neden olduğunu biliyor muydunuz? Facebook kurulduğu günden bu yana dünya üzerinde 800 milyon üyeye, Türkiye’de ise 30 milyon üyeye ulaştı. Türkiye’de en çok tıklanan ilk site. Rakamlar muhteşem, ya sonuçları! Facebook’u kullanan üyelerin büyük bir kısmı, facebook’a en güzel fotoğraflarını, en ilgi çekici faaliyetlerini, gezdikleri yerleri koyuyorlar. Bu resimler, bağlantılar ve yorumlar tüm arkadaş çevresi tarafından okunuyor ya da izleniyor. Hal böyle olunca insanlar öyle olmasa bile, arkadaşlarının kendi hayatlarından çok daha iyi bir hayat yaşadığını düşünmeye başlıyor. Bu durum kişinin kendine olan güvenini, özsaygıyı ve aza kanaat duygusunu bitiriyor. Böylece facebookta vakit geçiren insanlar daha mutsuz bireyler haline geliyorlar.
Facebookta ne kadar çok vakit geçiriyorsanız o kadar çok mutsuz oluyorsunuz. İnsanlar Faceebook’u tabiri caizse “hava atmak” için kullanıyorlar. Birçok resim photoshoplu ya da en güzel resimler çekilip oraya konmuş. Hatta durum o kadar vahim bir hal almış ki facebookta kullanıcıların önemli bir kısmı, yapmadıkları faaliyetleri yapmış gibi profillerine ekliyorlar.
Başka bir sorun da “Sosyalleşme” olgusuyla ilgili! Sosyal medya dendiğinde herkesin aklına ilk facebook gelir. Ancak sosyal medya, bireyleri sosyal değil, asosyal yapıyor. Facebookta geçirilen süre arttıkça sokağa çıkma oranı düşüyor. Arkadaşlarla görüşme sıklığı azalıyor. Yapılan araştırmalar arkadaşlarla yüz yüze yapılan görüşmelerin, facebook üzerinden yapılan görüşmelere göre, insanları daha çok mutlu ettiğini gösteriyor.
Eğer facebook’a çok fazla vakit ayırıyor ve hiçbir neden yokken hayatınızın berbat geçtiğini düşünüyorsanız siz de facebook depresyonuna yakalanmış olabilirsiniz. Bu hastalığın da tek tedavisi facebook’dan uzaklaşmak ve sokağa çıkmaktır.
FACEBOOK DEPRESYONU
Bu İçeriği Paylaşın
1 Yorum
1 Yorum
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Kesinlikle doğru yazılanlar, özellikle ergen kesim bu facebook havası için kendisini çok hırpalıyor. Neredeyse herkes hiç de ait olmadığı bir hayatı yaşıyormuş gibi anlatıyor kendini