“İnanmak İnsanı Mutlu Eder”
İnsanlar hayatı belli kalıplar içinde yaşarlar. Önceden belirlenmiş kurallar vardır. Her gün yeni bir gün başlar ve her gün kendimize yeni hedefler koyarız. Akşamleyin sabahı sabahleyin akşamı düşünürüz. Tüketmeye kodlanmış durumdayız. Aslında bizler, aldıklarımız ya da alacaklarımız değiliz. Güzel bir telefon, En büyüğünden LED TV, İyi bir araba, rahat bir ev bunlar elbette insanı mutlu edebilir ve çoğu ihtiyaçtır. Ancak yaşama amacımız bunlar olmuşsa işte o zaman kaybetmiş oluruz.
Paramız yoksa alamayız, evimiz yoksa kirada otururuz, az çalışırsak sınavı kazanamayız. Bunlar her zaman beklendiği gibi sonuçlanmasa da genelde mantıklı önermelerdir. Ancak bazen tüm olanaklar varken, kaybederiz. İşte bunu kaybetmenin nedeni inanç eksikliğidir. Okuduğum bir kitabın yazarı şöyle yazmıştı “Eğer yeterince inanırsan dağları bile eritebilirsin” İnanç çok önemlidir.
Çok sevdiği kızın kendisini beğenmeyeceğini düşünerek yıllarca ona açılmayan ve sevdiği kız evlendiğinde aslında kızın da kendisini sevdiğini öğrenen biri olmak ister misiniz? Yeni açtığı işte işler bir süreliğine bozulunca dükkânı kapatıp gider misiniz? Cebinizde dönüş parası olmadığı halde gitmenizin elzem olduğu yere gitmekten korkar mısınız? Param bitecek aman biriktireyim, tasarruf yapayım. Yarınların ne getireceği belli değil deyip hayatı ıskalayanlardan mısınız? Bu sorulara cevabınız evet ise, siz de inanç eksikliği var demektir.
İnanç eksikliği dediğimizde aklınıza “Allaha İman Etmek” gelmesin. Bir işi başaracağınıza dair inancınız, işlerin yolunda gideceğinize dair inanç, çok para kazanacağınıza dair inanç, sevdiğiniz insanları mutlu edeceğinize olan inanç, cennete gideceğinize dair inanç… Bu inanç çeşitlerini çoğaltmak mümkün, inanmaktan kastettiğimiz şey bu bahsettiklerimizin tamamını içine alan geniş bir olgu… Bir keresinde uzun bir yola gitmeye yetecek param vardı, ancak dönecek param yoktu. Acil bir iş olduğu için etrafımdan kimseden borç alacak durumda değildim. Çaresizdim kısacası… Çok düşündüm. Bu seyahati ertelemem işlerim için çok sakıncalı olacaktı. Ama gidip rezil olmak da vardı. Rabbe sığınıp, işlerimin rast gitmesi için dua ettim ve yola koyuldum. Her şey o kadar güzel gitti ki… Oraya vardığımda bana borcu olan bir arkadaşım ödeme yaptığını, gidip alabileceğini belirtti. Uzun süredir ödemesini yapmayan arkadaşımın o gün ödemesini yapması sizce tesadüf mü? Bence inancın bir getirisi.
İnanmak için gereken iki şey var! Birincisi çok çalışmak, ikincisi kalpten inanıp harekete geçmek. Bu ikisi bir arada olmayınca sonuç bir türlü gelmiyor, kişisel olarak bu duyguyu hayatımın her anında hissediyorum. Yani, olumlu duygu durumu, her şeyin güzel olacağına olan inanç, tüm bu duygular beni bir çok olumsuz durumdan koruyor. Kendimi dünyanın en şanslı insanlarından biri olarak görüyorum. Çünkü mutluyum ve mutluluk para ile satın alınamayan bir şey! O zaman “inanmak, insanı mutlu eder” önermesi kesinlikle doğru bir önerme…
İNANMANIN GÜCÜ
Bu İçeriği Paylaşın
2 Yorum
2 Yorum
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yanlışa inanırsak ne olacak arkadaşım? Yine mutlu son olur mu? Körü körüne inanmak olur mu? Şans, kader neyi belirler?
@ari'ya Cevap Olarak: inanmak yanlışa veya doğruya olsa bile kısa vadeli bile olsa bir mutluluk verir ama tabii doğruyu bulmak daha büyük bir mutluluk verir ve bu mutluluk süreklilik arz eder, Ayrıca tabii körü körüne inanmamak, araştırmak gerekir. Kader önümüze sunulan seçenekleri değerlendirebilme şansımızdır.